Kanser Türleri ve Cinsel Hayata Etkileri
Kanser Türleri ve Cinsel Hayata Etkileri
Aşağıdaki tablo, farklı kanser türlerinin erkek ve kadınlarda beden algısını ve cinsel yaşamı nasıl etkilediǧini gösteriyor.
Farklı kanser türlerinin cinsel hayata etkisi
Kanser bölgesi | Kadın hastalarda etkisi | Erkek hastalarda etkisi |
Anüs | -Cinsel istekte azalma-Klitoris duyarlılığında azalma -disparoni -Radyoterapi etkisine bağlı vajinal kuruluk | -Cinsel istekte azalma ve sertleşme bozukluǧu |
İdrar torbası | -İdrar kaçırma-Disparoni -ameliyata bağlı beden algısının bozulması – uyarılma bozukluğu -Orgazm bozukluğu | -İdrar kaçırma- sertleşme bozukluğu -ameliyata bağlı beden algısının bozulması -Orgazm kalitesinde bozulma |
Meme | -Beden algısının bozulması-Saçların dökülmesi -Menopoz -Disparoni – Vajinal kuruluk | -Beden algısının bozulması |
Kalın bağırsak | -Beden algısının bozulması-Disparoni -Cinsel davranışları baskılama | -Beden algısının bozulması-Cinsel davranışları baskılama -Sertleşme bozukluğu |
Genital bölge | Jinekolojik bölge kanseri-Beden algısının bozulması -Saçların dökülmesi -Vajinal kuruluk -Disparoni -Kronik ağrı -Uyarılmada güçlük -Orgazm olamama(anorgazmi) -Cinsel istekte azalma -Klitoris uyarılmasında azalma | Prostat -Sertleşme bozukluğu -Orgazm hissinde azalma -Kalınbağırsak fonksiyonlarında bozulma -Kadınsallaşma (feminizasyon) -Akıntı -İdrar kaçırma – Beden algısının bozulması
|
Bedenin herhangi bir yerinde | -Kemoterapinin yan etkilerline bağlı olarak cinsel istekte azalma-Depresyon -Kronik yorgunluk | Kemoterapinin yan etkilerline bağlı olarak cinsel istekte azalma-Depresyon -Kronik yorgunluk |
Bütün bu nedenlerden dolayı diğer partner her zaman terapiye dahil edilmelidir. Diğer partner istekli olduǧunda ve söylenenleri yaptıǧında mükemmel ko-terapist olabildiǧini gördük.

Bununla birlikte araştırmaya katılan hastaların %84 ü eşiyle olan cinselliğini onkolog yerine uzman bir seksolog ile konuşmayı tercih etmektedir. Bunun nedeni bir seksolog ile mahremiyetle ilgili konuları daha rahat konuşacaklarına inanmalarıdır (Jarrousse, 2002).
2010’da yapılan yeni bir ankette, çiftlerin cinsellikle ilgili konuları eskiye göre biraz daha kolay dile getirmeye başladığı sonucu ortaya çıkmıştır (Jarrousse ve Khayt, 2010).
Bugün itibariyle kanser ve cinsellikle ilgili çalıştığımızda karşımıza iki büyük tabu çıkmaktadır: Bunlar, kanser hakkında konuşmaktan rahatsız olunması ve insanların konu cinsellikle birlikte ele alındığında bunu gülünecek bulması. Bu durum kanser ve cinsellikle ilgili ilgili çözüme dönük çalışmaların nadiren yapılmasının en önemli sebebidir.
Hangi kanser türü olursa olsun, hastalık ortaya çıktıǧında bu kişilerde beden algısı bozukluğu ile beraber zihinsel düzeyde de olumsuz ve parazit düşünceler oluşmaktadır. Bunlar, genellikle başkalarının yanında soyunamama, rahat ve seksi olamama gibi otosansür uygulayıcı düşüncelerdir. Hastalar “ben şimdi neye benziyorum? Başkaları benim hakkımda ne düşünüyor? Artık çekici değil miyim?” gibi soruların cevabını arıyorlar. O halde terapötik çalışma yukarıdaki sorulardan yola çıkarak daha çok aşağıdaki soruların cevaplarını bulmaya yönelik olmalıdır.
- Ben böyle düşünmekte haklı mıyım?
- Böyle düşünmek benim bir işime yarıyor mu? Yarıyorsa ne için?
- Eğer öyle değilse kimin için değişmeliyim? Kendim mi, partnerim mi? Değişime kimin için başlamalıyım? Tekrardan arzularım uyanabilir mi?
Bu sorular ilk bakışta konu ile alakasız görülebilir ancak esas bakış açısını belirlediǧi için önemlidir. Özellikle 55- 65 yaş arasındaki bazı hastalar için kanser, zaten çok doyurucu olmayan bir cinsel yaşamın kibar bir şekilde sonlandırılması manasına gelebilmektedir. Eğer böyle durumdaki bir kadın terapiye, partnerini kaybetmemek için gelir ve cinsel hayatını eskiye döndürmek istediğini söylerse, terapi büyük ihtimalle işe yaramayacak, terapinin başarısızlığı ise terapiste yüklenecektir. Böyle bir terapide çerçeve iyi çizilmeli ve terapist daha iyi bir cinsel hayat vaadinde bulunmamalıdır.
Hastalık sürecinde terapi yaklaşımında, her günün bir öncekinden, her hastanın diǧerlerinden farklı olduǧunu unutmadan, terapiyi ihtiyaca ve duruma göre uyarlamaya dikkat etmelidir. Bu gibi durumlarda, hastalar terapistin tıbbi bilgisine özel bir önem verdiǧinden « Bilişsel-Davranışçı » çalışan terapistlerin tecrübeli olması ayrıca önemlidir. Terapist danışanlardan « neden kanser beni buldu, bu yetmez gibi birde cinsel gücümü yitirdim, bütün bunlara inanamıyorum » şeklinde ifadeleri sıklıkla duyar (Jarrousse ve Khayat, 2000)
Kaynak:Nóella Jarrousse (2011). Sexualité, couple et TCC, volume 2, 121-130