Vajinismus
MASTERS VE JOHNSON’A GÖRE VAJİNİSMUS
Bu metin W.H. Masters & V.E. Johnson’un «Les Mésententes Sexuelles » (1970) kitabından alınmıştır.
Vajinismus cinsel ilişkiyi güçleştiren hatta imkansız kılan psikosomatik bir rahatsızlıktır. Anatomik olarak perineyi ve vaginanın üçte birlik giriş kısmını etkiler (resim 6-A). Fizyolojik olarak ritmik orgazm kasılmalardan çok farklı bir şekilde ağrılı kasılma ile karakterize olur. Gerçek veya hayali yada tümüyle içten hissedilen bir duruma karşı bir tepki olup tümüyle istemdışı bir refklekstir. Bu durum psikosomatik rahatsızlıklara güzel bir örnektir.
Kesin teşhis basit bir sorgulamayla tam olarak konulamaz, pelvis bölgesininde muayene edilmesi gerekir. Bu basit muayenenin yapılmamaması bazen yalnızca bu kontrol esnasında bile iyileştirilebilecek yalancı vajinismus vakalarının gözden kaçmasına sebeb olabilir. Diğer yandan kimsenin aklına gelmeyen bir vajinismus durumu ancak böyle bir muayene esnasında tespit edilebilir.
Araştırma vakfı, bütün kadınlara pelvis muayenesi yapılmasını ve ancak bu muayeneden sonra vajinismus teşhisi konulmasını proğramında belirtmiştir. Vajinismuslu hastaların bu muayeneye tepkileri, vajinismus ihtimalini düşündürecek şekilde çok tipiktir. Terapist, dış genital organları muayene etmek için dikkatlice yaklaştığında, hasta jinekoloji masasında geriye kayarak, ayaklarını koyduğu destekten çekerken, vaginasına yönelik bir bakış yada hareketin tehdidine karşı kalçalarını sıkmaktadır. (Bazen tüm bu savunma tepkileri yalnızca bir muayene olma ihtimalinde bile ortaya çıkabilmektedir.)
Vajinismus çok belirgin olduğunda kaslar öylesine kasılmıştırki vaginaya dokunmak bile teknik olarak imkansızdır. Klinik olarak böyle bir durumda vaginaya girmeye çalışmanın bir faydası olmadığı gibi bu zorlamanın yaratacağı duygusal şok iyileşmeyi geciktirebilir. Bunun yanısıra, eğer vaginaya giriş fazla zorlanmadan gerçekleşirse, hatta hasta kendini güvende görünüyorsa bu durum tedavinin ilk adımı bile sayılabilir.
Bununla birlikte vajinismus evlilikte cinselliğin yaşanmasına engel olacak kadar önemli olabilir. Sağlam kızlık zarı, zarın direncinden dolayı girişin imkansız olduğuna dair inanışlar, tıb bilimininde bile varolan temel yanlışlardır. İşte bu yüzden bazen kızlık zarını gideren cerrahi operasyonlar kolayca önerilmekte, ancak çiftler sonrasında hala sorunun önündeki engellerin kalkmadığı gerçeğiyle tekrar karşı karşıya kalmaktadır. Bu yüzden bütün bu tip cerrahi operasyonlardan önce dikkatli bir muayene yapılması, kızlık zarının direncine bağlı bir vajinismus olup olmadığı konusunda çiftle bir bilgilendirme görüşmesi yapılması çok önemlidir.
Vajinismusla, evliliğinde hiç cinsel birliktelik yaşayamamış yada çok uzun aralıklı ilişki yaşayan çiftlerin karşılaşmaktadır. İlk gördüğümüz, genellikle vajinismusa eşlik eden bir ereksiyon sorunu olduğu, bununda seksüel sorunun çiftin sorunu olduğu ve tedavide ikili bir işbirliğinin gerektiğine dair tedavi prensipimize uygun olduğudur.
Bu durumda, vajinismusun, başarısız bir ilk deneyimin yarattığı hayal kırıklığı ve devamındaki başarısız denemelerin sonucumu olduğu yoksa bunların daha öncesindemi varolduğunu anlamak çok güçtür. Genellikle nedenlerden biri yada diğeri birlikte olmaktadır.
Ancak diğer eşin ereksiyon problemi her zaman vajinismusa eşlik etmemektedir. Birçok çiftte erkek çok az vaginal girişin olması yada vaginal kasılmalardan dolayı girişin geciktirmesine rağmen bir şekilde mutlu olmanın yolunu bulmaktadır.
Biz son 11 yılda 29 vajinismus vakası iyileştirdik ve birçoğunda ilk olarak erkeğin cinsel kapasitesinin yetersizliği buna eşit ikinci olarak kadının dinsel eğitiminden kaynaklanan baskılanmış yapısı olduğunu gördük. Üçüncü olarak travmatik geçmiş cinsel yaşantılar ve dördüncü olarakda eşcinsel eğilimler vardı.
İncelediğimiz vajinismus vakaları arasında yoğun dinsel eğitimin (Yahudi asıllı 4, katolik asıllı 6, protestan asılı 2) esas neden olduğu 12 vaka gördük. Bu çiftlerde vajinismus 9 evlilikte hiç cinsel ilişki olmamasının 3 ilişkide ise çok nadir ilişki olmasının temel nedeniydi.
Bu vakaların 5’inde benzer katı dinsel eğitimden kaynaklana primer empotens, diğer 2’sinde bütün önceki ilişkileri başarılı geçmiş ancak bu ilişkide tekrarlayan başarısızlıklardan dolayı ereksiyon kapasitesinin kaybı şeklinde gelişen sekonder empotens tespit edildi. İki vakada 5 ile 8 yıl boyunca evlilikleri ve öncesinde zaman zaman ilişki kurabilmiş, evlilikleri boyunca hiçbir cinsel sorun yaşamamış, eşleri dışında başka kadınlarlada birlikte olabilen, ancak sonyıllarda zaman zaman ereksiyon kapasitesini yitirdiğinden dolayı impotansa doğru gittiği için Vakıf’ a gelen erkekler vardır. Diğer iki eşde ise durum farklıydı, bu kişiler süreç boyunca erkekliklerini ve ereksiyonlarını korumuş, eşlerini farklı şekillerde kullanarak doyuma ulaşmışlar, eşleride bu duruma karşı bir duyarşızlık geliştirmişti.
Erkeğin erken boşalmasının olduğu son bir çift kaldı. Evliliklerinin ilk dört yılı boyunca erkek çok erken boşaldığı ve birleşmeye yeterince zaman kalmadığı için eşinin vaginasına girmeyi asla başaramamıştı. Burada, erkeğin başarısız deneylerininmi erken boşalmaya neden olduğu yoksa, erken boşalmanın yarattığı hayal kırıklığınınmı vajinismusa sebeb olduğunu kimse tam olarak bilememektedir. Sebebi ne olursa olsun, vajinismus ve erken boşalmanın birlikte olduğ çiftleri durumu dahada dramatiktir.
Bir kez daha görüyoruzki, cinsel problemi eşlerden hangisinde ilk defa ortaya çıkarsa çıksın sonuçta bu problem çiftin problemidir.
(Burada, Vakıf’mıza primer empotens nedeniyle başvuran 6 erkeğin ergenlik döneminde katı bir dinsel eğitim aldıkları belirtmeyi önemli görüyoruz. Bu gelenleden 5’inin eşinide ayrıca vajinismus tedavisine aldık. Yani başvuran kişilerin 11’nin cinsel hayatı kilise kaynaklı katı dini eğitim nedeniyle sekteye uğramıştı.)
İşte size katı bir dini eğitimin felaket sonuçlarını özellikle gösterecek iki güzel örnek. Bay M ve bayan A, bu çift 4,5 yıldır evliydi ve evliliklerinde cinsel bir birliktelik yoktu. Bayan A. nın üç kız, bir erkek kardeşi vardı ve hepside dini esaslara göre yetiştirilmişti. Bütün çocukluğu ailesinin dikkatli gözetiminde, katı bir disiplinle ve kilisenin öngördüğü kurallara mutlak saygı ve uyma zorunluluğu şeklinde geçmişti.
Ona, bedeni ve bedeniyle ilgili herşeyin onu günaha sürükleyebileceği öğretilmişti. Mesela sırf bu yüzden göğüslerine bakmaktan, hatta ayna karşısında bile bakmaktan özenle sakınmalıydı, çünkü bu durum onda kirli duyguların uyanmasına sebeb olabilirdi. Aynı şekilde erkek ve kız kardeşleriyle, regl durumu, hamilelik, doğum kontrolü, bilhassa cinsel ilişki konusunda kesinlikle konuşmamalıydı. Babası böyle uygun görmüştü ve anneside bu kararı bütünüyle onaylıyordu.
Nişanladığında, arada sırada başkalarının yanında yanaktan öpüşmelerine izin verilmişti, ama ne zaman nişanlısının fiziksel bir yakınlığı söz konusu olsa hemen geri çekiliyor, aşırı heyecan, telaş ve şaşkınlık duyuyordu
Ondan beklenildiği gibi aileden yakın biriyle evlendi. Yalnızca çalıştığı yerdeki müdürü « eğer çocuk sahibi olmak istiyorsa cinsel ilişkiye girmek zorunda olduğunu » söylemişti.
Onun gözünde cinsel ilişki, utanç verici, aşağılayan, ancak evliliğin kutsallığından dolayı erkeği bu rezalet karşısında temizlerken kadınıda hamile kalmasını sağladığı için haklı gösteren bir eylemdi.
Bir başka vakada bay A. tümüyle tecrübesizdi, hormonlarının ve duygularının tesiriyle geçen bir günün sonrasında, tecrübesizliğinin ve dürtülerininde etkisiyle sakar ve sert davranmış ve gerdek gecesinde büyük bir başarısızlık yaşamıştı. Vagina kaslarının savunma amaçlı kasılması ve aşılmaz bir bariyer oluşturması için zaren daha fazlasına gerek yoktu.
Bay A. cinsel ilişki boyunca iktidarsızlık yaşamıyordu. Evlenmeden önce iki defa geneleve gitmişti. Ancak evlilik dışı bir ilişkisi olmamıştı. Yalnızca haftada bir-iki sefer yalnız yada eşiyle birlikte mastürbasyon yapıyordu. Ama ne onun nede eşinin bu soruna getirdiği bir çözüm yoktu. Bununla birlikte iyi yönetilen bir psikoterapi bu durumu tahammül edilebilir kılıyordu.
Bu vakayı incelediğimizde, Bayan A. da derin iz bırakan çocukluğundaki bütün bu yasaklardan sonra genel olarak erkek cinsiyetine bilhassa eşine alışamamasında hayret edilecek bir durum yoktu Hatta genel inanışları doğrultusunda, cinsellik olmadan yaşıyor olmasının aile tarafından onaylamasında hayret edilecek bir şey yoktu.
Şimdi vereceğimiz B örneğinde ise sekonder empotans şikayetiyle konsültasyona gelen bir bir çiftten bahsedeceğiz. Erkek eşini tanımadan önceki onsekiz aylık sürede üç ilişki yaşamıştı. Sonraki sekiz ay boyunca eşini tavlamak için kur yapmış ancak bu süre içinde eşinin din ve ahlaki nedenlerle önüne koyduğu engeller karşısında donup kalmış hiçbir şekilde ne bir cinsel ilişkisi nede bunu çağrıştıran bir jesti olmuştu. Dine eğilimi eşi gibi olsada, onun kadar katı ve sert değildi.
Gerdek gecesi geldiğinde her ikiside yorgun ve sinirliydi. Genç çift sekiz aydır cinsel aktiviteler yönünden hayal kırıklığı yaşamış, nişanlılık dönemide kadının aşırı tutucu tavırlarıyla oldukça mesafeli geçer ve erkek o gece ereksiyona ulaşır ulaşmaz eşinin içine girer. Bu hızlı saldırıdan korkan kadın aniden çığlık atınca erkeğin ereksiyonu kaybolur. Ereksiyon tekrar gerçekleşmeyince, her ikisi birlikte yalnız yapacakları bir balayı yolculuğunun bu ilk birliktelik için daha uygun olacağına karar verirler.
Ama bu balayı yolculuğundada bir şey olmadığı gibi, ne altı ay boyunca yaptıkları günlük denemeler, nede sonraki bir yıl boyunca haftada bir birlikte olma çabaları sonuç verir. Onsekiz ayın sonunda, koca kendine olan güvenini kaybetmeye başlar. Eşine her yaklaştığında yalnızca onu korkutmakla kalmaz, şimdi birde ereksiyon zorluğu yada en azından içine girecek kadar uzun süre ereksiyonu koruyamama durumu ortaya çıkar.
Devam eden iki yıl boyunca, yaklaşma çabaları gittikçe azalmaya başlar. Bay B. Sekiz ay boyunca psikoterapi alır. Ama bu istenen sonucu vermez ve kimsenin aklına bu problemde diğer eşinde sorumluluğu olabileceğini gelmez.
Yukarıda verilen örnekdeki evlilikte ortaya çıkan vaginal kasılmalar, daha öncesinde var olabilir; gerdek gecesi başarısızlığını ve sonrasında erkekte gelişen sekonder empotansı açıklayabilir Hatta sonraki 3.5 yıl boyunca yinelenen ve hayal kırıklığıyla sonuçlanan başarısız girişimlerin sonucuda olabildiği gibi başlangıçta oldukça hafif olan bu semptom gittikçe çok dahada ağırlaşabilir.
TRAVMATİK DÖNEMLER
Kliniğimizde; vajinismuslu olmaktan acı çeken üç kadını konsültasyona aldık. Hepside kaba ve zorba bir şekilde yaşadıklari bir cinsel deneyimin sonucunda fiziksel ve psikolojik şok yaşamışlardı.
C. çiftini kabul ettiğimizde, 18 aydır evliydiler ama henüz birlikte olamamışlardı. Her ikisininde geçmişte tatmin edici cinsel deneyimleri olmuştu. Otuzbir yaşındaki erkeğin geçmişte birçok sevgilisi olmuştu. Kadın yirmisekiz yaşındaydı, yirmi-yirmibeş yaşları araşında dört sevgilisi ve haftada iki-üç cinsel birliktelik yaşadığı on aylık bir ilişkisi olmuştu. Yani orgazmı tanıyordu ve defalarca yaşamıştı.
Ama yirmibeş yaşındayken bir grup adamın tecavüzüne uğramış, bunu sonucunda hem yaşadığı travma, hemde vaginasının ameliyatla yeniden onarılması için iki hafta hastanede yatmak zorunda kalmıştı Hiç kimse bu genç kızın yaşadığı şokla baş etmek için bir psikoterapiye ihtiyacı olduğunu düşünmedi.
Bu olaydan sonra bir yıl geçiyor ve karşılaştıktan tam bir yıl sonra ilerde eşi olacak kişiyle tanışıyor.
Erkek eşinin yaşadığı tecavüzü ve sonuçlarını bilmeden evleniyorlar ve nişanlılık süresince sonuna kadar giden hiçbir cinsel birliktelikleri olmuyor. Her ikiside evliliğin yaratacağı güven ortamının herşeyi kolaylaştıracağını ve kadının histerik karakteriyle ilişkili gördükleri bu cinsel inhibisyonu gidereceğini düşünüyorlardı. Ama, erkeğin bütün şefkat ve anlayışına rağmen hiçde öyle beklenildiği gibi olmadı. Bayan C.’ yi muayene ettiğimizde vajinismusu oldukça önemli bir seviyedeydi.
Tanıdığımız diğer iki vakada çok özel bir aile durumu vardı. Baba ve evin büyük oğlu, biri onbeş diğeri onyedi yaşındaki kızlarını yabancı erkeklere pazarlıyordu. Baba ve oğlu bu esnada kızlarına eşlik ediyor ve söylediklerine itaat edip etmediklerini kontrol edip onları her firsatta cezalandırıyorlardı. Böyle cinsel bir meta olarak çalıştırılıp travma yaşadıkları bu dönemden sonrada, ailenin baskısı ortadan kalktığındada genç erkeklerle birlikte olmaya devam ediyorlar. Sonra duyguları ağır basınca biri yirmibeş, diğeri yirmidokuz yaşında evlenmiş ancak her ikiside evliliklerinde cinsel bir birliktelik yaşayamamışlardı.
Her iki kardeşde eşlerine, ailelerinin onları fahişe olarak çalıştırdığından ve yaşadıkları koşullardan bahsetmemişti. Kocalar eşlerinin geçmişine ait bu bilgileri bizim kliniğimizde öğrendi. Psikolojik ve seksüel anlamda oldukça güçlü olan eşler ortaya çıkan bu gerçeğin şokuna dayanmışlar ve başlayan terapide işbirligine her yönüyle katılmışlardır.
DİSPARONİ
Vajinismus ağrılı bir cinsel ilişkiden sonra gelişebilir. Eğer disparonin sebebi doktorun dikkatinden kaçmış fiziksel bir sebebe dayanıyorsave buna ragmen aylarca cinsel ilişkiye devam edilmişse bu durum rahatlıkla vajinismusa dönüşebilir. Doktor her ne kadar “herşeyin kafada oluştuğu” söylesede, hasta vaginasına her penis girdiğinde yaşadığı ağrıyı kendisi bilmektedir. Bu nedenle bir savunma geliştirir.
Mesela tanıdığımız vajinismus vakalarının ikisinde vagina (ligaments larges) geniş bağlarda hasar, bir diğerinde (endométriose) endometriozis ve dördüncüsünde ise menapoz olmuş ancak yedi yıl aradan sonra hormon tedavisi görmeden yeniden cinsel ilişki yaşamak isteyen bir kadın vardı.
Peşpeşe gördüğümüz iki vajinismus vakasında (ligaments suspenseurs de l’uterus) uterusun kas bağlantılarındaki yırtılmalar çok belirgindi. O halde bütün belirtileri içine alan tek bir öykü oluşturacağız.
Şimdi bahsedeceğimiz D. Çifti altı yıllık evli ve iki çocukları var. Bayan D.’de disparoni ikinci çocuğun doğumu esnasında doktoru beklerken; hemşirenin bacağını sıkarak bir süre tutmasından sonra ortaya çıkıyor. Cinsel birliktelik tekrar yaşanmaya başladığında, bayan D.’nin ağrıları öylesine yoğunduki, eşinini istekleri karşısında korkuyla geri çekiliyordu. Cinsel ilişkilerinin sıklığı haftada iki-üçten ayda iki-üçe iniyor. Bu durumdan kaygılanan bayan D.birçok defalar doktora görünüyor ancak her seferinde ona “hiçbir yara bulunmadığı, ağrılarının tümüyle imajinasyon olduğu” söyleniyor.
Doktorların bu söylediklerine güvenen koca daha sık cinsel birliktelik talep etmeye başlamış, eşinin sürekli reddetmesinden dolayı ondan ayrılmaya karar veriyor. Ayrılıkları altı ay sürüyor ve bu süre zarfında bayan D. iki farklı erkekle cinsel birliktelik yaşamaya teşebbüs ediyor. Ama her iki deneyimdede çok acı çektiğinden bu maceradan çabucak vazgeçiyor.
Çift bir rahibin aracı olmasıyla tekrar birleşiyor. Ancak cinsel ilişki onlar için imkansız olmaya devam ediyor. Sekiz ay süren sonuçsuz çabalarından sonra onları kliniğimize kabul ettik.
E. çiftine gelince, onları gördüğümüzde sekiz yıllık evliydiler. Evliliklerinin ilk iki yolu boyunca E. çifti ayda iki-üç defa ilişkiye giriyordu ve bayan E., kocası vaginasına her fazla girdiğinde ağrıdan bağirıp çığlık atıyordu. İki yılın sonunda cinsel birliktelikleri tümüyle imkansız olmuştu.
Bay ve bayan E. kliniğimize geldiğinde, her ikiside, kadın 4, eşi 3 yıldır psikoterapi görüyorlardı. Düzenli olarak uyguladığımız jinekolojik muayene sonucunda, ilerlemiş endometriozis ve belirgin bir vajinismus durumu olduğunu keşfettik. Bu durumda endometriosisi tedavi ettirmek için bir jinokoloji servisine gitmesi zorunluydu. Tedavisi olduktan sonra eşiyle birlikte, vajinismusu iyileştirmek için tekrar bize geldi. Yalnızca endometriozisin giderilmesiyle düzelmiyecek olan vajinismusunda fazla beklemeden tedavi edilmesi gerekiyordu.
F. çifti; en sonunda bir araya gelmiş yetmişyaşında bir erkek ve altmışiki yaşındaki bir kadından oluşuyordu. Bayan F. ellidört yaşında dul kalmış, menapoz sonrası tedavisi görmeden altmış yaşında yeniden evleniyor. Yedi yıllık bir dulluktan ve ilk eşinin hastalığından dolayı cinsellik olmadan geçen üç yıldan sonra ikinci eşiyle olan ilk cinsel deneyiminde, vajina çeperinin daralmasından dolayı eşinin penisi giremiyor ve bu durumdan müthiş bir acı çekiyor.
Sonucu ne olursa olsun bayan F. ona, tamamlayıcı hormonlar reçetesi yazan bir doktor tarafından muayene edilmeye kabul etti. Altı haftanın sonunda çift cinsel ilişkiyi tekrar deniyor ama başaramıyor, penisin vajinaya girişi mümkün olmuyor.
Kesin olan bir şey vardıki, bayan F. altmış yıl geçtikten sonra hala bir cinsel hayatın olabileceğine tam olarak kabul etmek istemiyordu. İlk cinsel teşebbüsünde yaşadığı ağrılar ve doktorunada itiraf ettiği gibi bu yaşta hala zevk ile ilgilenmekten duyduğu utanç zaten var olan tereddütlerini güçlendiriyordu. Bütün bunlar vaginismin nasıl oluşturduğunu açıklıyordu ve bize düşen bayan F.’nin rahatlaması için, ona, yaşlı insanlarında bir cinsel hayatı olabileceğini söylemekti. Psikoterapi eşliğinde Hegar genişletisinin kullanılması, bizim bu vajinismusun üstesinden gelmemizi sağladı.
HOMOSEKSÜEL EĞİLİMLER
Bayan G. yirmibeş ve eşi otuzbeş yaşındadır. Bayan G.’nin oniki yaşından evleninceye kadar büyük kız kardeşiyle eşcinsel bir ilişkisi vardı. Boşanmış ve zengin erkek olup ilerde kocası olacak kişiyle tanışıncaya kadar hiçbir erkekle ilişkisi olmamıştı.
Evlenmeden önce ilişkileri birkaç basit okşamayla sınırlıydı. Gerdek gecesinde bay G. eşinin içine girmenin imkansız olduğu bir durumda buldu kendini. O gece ve ondan sonraki geceler evliliklerinde cinsel birliktelik olmadı. Onsekiz ay sonra çifti tanıdığımızda kızlık bozulmuştu ama vajinismus çok belirgindi.
Bu durumda kadının geçmişinin detaylı bir öyküsünü aldık, bu bilgileri eşiylede paylaştı. Bu andan itibaren kadın eşini içine girmesine fazla direnç göstermedi. Tedavinin bitmesinden yaklaşık iki hafta sonra bayan G. heteroseksüel ilişkide orgazmla tanışmıştı.
Bay H. iki çocuklu yedi yıllık bir evlilikten sonra alkolizmin esiri olmuş, sosyal statüsünüde kaybedince karısını terketdiyor. Üç yıl boyunca bir yerden başka yere sürüklenen bir hayat sürdükten sonra alkolden kurtulma tedavisine başlıyor. Bu tedavi yeniden evlilik hayatına geri dönmesini bir yıl daha geciktiriyor.
Bu ayrılıktan sonra ekonomik olarak fazla sıkıntı çekmeyen bayan H. dağılan düzenini ve bozulan psikolojini yeniden yoluna koyuna koyup bu zor dönemi aşmak için, evli ve çok uzakta oturmayan en yakın kız arkadaşından yardım alıyor. Bir yıldan daha kısa bir zaman sonra iki kadın arasında özel bir yakınlaşma oluyor. Bayan H. için bu yaşadığı ilk homoseksüel deneyim yaklaşık bir yıl sürüyor. Daha sonra bayan H. tekrar heteroseksüel ilişkiye dönüyor. Ancak peşpeşe yaşadığı iki ilişkidede erkek partnerleri içine girmeyi başaramıyorlar.
Aynı şekilde bay H.’ de eşiyle tekrar bir araya geldikten sonra, iki yıl boyunca cinsel ilişkiye giremiyor. Bir süre sonra bize geliyorlar.
Yaptığımız ilk muayeneden sonra vajinismus tanısını koymak kolay oldu. Çift bizim, vaginada oluşan kasılmaların sebeblerine ilişkin açıklamalarımızı anlayıp kabul etti ve bir süre vagina genişleticileri kullandıktan sonra, normal cinsel hayatlarına geri döndü.
Homoseksüaliteye bağlı vajinismusla ilgili verdiğimiz bu iki örnekten sonra, on yıllık bir evliliğin sonunda evlilik dışı ilişki yaşayan bir kocayı anlatacağız. Çift bu olayın ortaya çıkmasından sonra dört ay boyunca her türlü fiziksel teması kesiyor, ancak bir rahibin tavsiyesi ile kadın kocasını affediyor. Ama eşini affetmesine rağmen tekrar bir araya geldiklerinde cinsel ilişkiyi imkansız kılan vaginal kasılmaları başlıyor. Onsekiz ay süren başarısız teşebbüsleden sonra erkekte ortaya çıkan suçluluk duyguları ve başarısızlık korkuları onda iktidarsızlığa neden oluyor. Bu çiftte sekonder vajinismus ve sekonder empotansı birlikte tedavi ettik.
Yukarıda anlattıgımız örneklerden başka, kliniğimizde; evlilikle yaşanan psikolojik ve fiziksel bir şoktan sonra ortaya çıkan yedi vajinismus vakası daha gördük.
Bütün bu vakalarda kadının geçmişiyle ilgili bilgileri özenle topladık ve diğer eşe hastalıgın sebeblerini anlaması için bu verileri sunduk. Eşler arasında bir işbirliği olduğunda tedavi daha çabuk ve etkili oluyordu.
RESİM 6
A- İç üreme organları (sagittal kesik)
B- Vajinismusu oluşturan 3/1 lik giriş kısmı-Contracture)
VAGİNİSMUSUN TEDAVİSİ
Sonuçta çiftler; vaginanın istem dışı kasılmaları sonucu ouşan sorunlarının fiziksel bir nedenden kaynakladığını duymaktan her zaman memnun oluyorlar. Onlara bir anatomi atlası üstünde (Resim 6, A ve B) vajinismusun neden olduğu fiziksel değişiklikleri gösterip anlatıyoruz. Daha sonra muayene odasına geçerek kadının jinekolojik kontrol masasına yatmasını istiyoruz. Muayene eden doktorun ilk teması sağlamak için bir parmağını vaginanın içine soktuğunu görmek diğer eşde hiçde azımsanmıyacak bir süpriz yaratıyor. Hasta kasılmaların varlığını her zaman kabul ediyor ama vagina girişini çevreleyen kasların gücü karşısında hayrete düşüyor. Terapisten sonra diğer eşde parmağını içeri sokarak, vaginanın 3/1’lik giriş bölümündeki kasılmaların içeri girmeyi nasıl engellediğini bizzat kendi gözleriyle görerek farkediyor.
Vajinismusun varlıgı her iki eş tarafındanda görülüp kabul edildikten sonra, terapiyi bizzat kendileri istekli oluyorlar. Uygulama odasının mahremiyeti içinde, vagina çeperini genişletmek için Hegar genişleticisini (dilatör) koca kullanıyor. Başlangıçta kadın eşine eliyle rehberlik ederken daha sonra onu yalnızca sözlu talimatlarla yönlendiriyor.
Biz yalnızca dilatör büyük olduğunda ve vagina içine sokulamadığında müdahale ediyoruz ve hastadan her gece dilatörlerden bir tanesini uzunca bir süre, en az birkaç saat içinde tutmasını istiyoruz.
Bu şekilde, günde bir seans ve her seansta bir dilatör uygulayarak vajinismusu, hatta en ağır olanlarını bile 3 ile 5 gün arasında ortadana kaldırıyoruz.
Bugüne kadar, vagina girişindeki kasılmaların varlığını görüp onaylayan ve bunun için dilatör kullanmayı kabul eden çiftlerin hiçbirinde başarısız olmadık. Bu uygulama prensip olarak staj klinikte yapılan tedavi) süresince zorunluydu. Ancak bazen, dilatörlerin bir ay yada altı hafta boyunca her ilişki öncesinde kullanmak gerekebiliyordu.
Yalnızca fiziksel bir iyileşme tedavinin tek amacı değildir. Bu tür bir iyileşme vajinismus ile birlikte bozulan psiko-sosyal dengesin düzelmesi için yalnızca bir başlangıç olabilir.
Biz bu şekilde; bu problemin sebebleri, var olan çözümüyle ilgili, bilinmeyen ve bilinmemesi çok büyük bir eksiklik olan bu bilgileri yaymak için yaptığımız bu çalışmalardan faydalanıyoruz. Tanıdığımız ve burada anlattığımız bütün kadınlarda, cinsel işlev bozukluklarına sebep olarak ya katı bir dini eğitim ya sorunlu bir partnerle yaşanan cinsel ilişki ya bir tecavüz olayı, ya farkına varılmamış bir disparoni durumu, ya yaşlılığa bağlı vagina daralması, yada evlilik dışı heteroseksüel veya homoseksüel bir ilişki vardı. Yani tedavi ettiğimiz kadılar, böyle sorun yaratan bir durumla karşı karşıya kaldığında nasıl davranılacağı konusunda yeterli bilgisi olmayan ve bunları cinsel problem olarak somatize eden kişilerdi.
Hissetmek zorunda oldukları hiçbir duyguyu tanımıyorlardı, arzu duyduklarında bunu ifade edecek normal tepkileri öğrenmemişlerdi, hatta bazıları onlarla konuşulmasından bile çekiniyordu. Onun için bu kişilerle problemi en temelden ele almalıydık. Ve onlar, cinsel fonksiyonların ne kadar basit ve kendiliğinden gerçekleşen bir bir eylem olduğunu yavaş yavaş keşfedip kabul etmeliydiler, ancak böyle kendilerine ve geleceğe olan güvenleri oluşabilirdi.
Cinsellikle ilgili yeterli düzeyde bir bilgi vererek, fiziksel ve psiko-sosyal nedenlerini açıklayıp hastalıklarını iyileştirerek, bir çok kadını normal cinsel yaşantısına geri döndürdük. Muayene olan 29 kadının 29’da vajinismustan iyileşti. Ve iyileşen bu 29 kadından 16’ sı kiliniğimizde kaldığı süre içerisinde, 4’ üde sonraki bir ay içinde hayatında ilk defa orgazmı tanıdı. Diğer 6 kadın orgazmı vajinismus olmadan öncede biliyorlardı ve tedavi olduktan sonra orgazm olma kapasitelerine tekrar ulaştılar. Bununla birlikte, geriye kalan 3 kadın, vaginal kasılmalar giderilmesine rağmen bir türlü kadınca bir orgazm yaşayamadı.
Burada terapide başarı sağladığımızı samimi olarak söyleyebiliriz. Bu başarı için fiziksel tedavi, psikolojik tedavi; bu ikisiyle beraber çiftin birlikteliği ve hepsinin işbirliği şarttır.
Psikolog Kemal ÖZCAN