Pandemide nasıl daha sağlıklı bir ilişkiniz olur?
Dört duvar bir evin içinde iyi günler olduğu gibi kötü günler de olur. İnsan bazı gün dışarıda canını sıkan bir olaya tanıklık ettiğinde onun kötü enerjisini birlikte yaşadığı partnerine, eşine veya çocuklarına geçirebilir. Veya tam tersi dışarıda iyi bir gün geçirdiğinde farklı bir hava ile evine gelir. Neredeyse son 1 yıldır ise pandemi yüzünden çoğu insan haftanın sayılı zamanlarında dışarı çıkıyor. Vaktinin hemen hemen tamamını evde geçirenlerin sayısı hiç az değil. Bu durum çiftler arası sorunların da artmasına, önceden halı altına süpürülmüş problemlerin de yeniden ortaya çıkmasına neden olabiliyor.
Pandemi döneminde çiftlerin arasında yaşanan sorunları ve bu sorunları çözmek için yapılabilecekleri psikolog Sibel Deniz Toledo Falay, evlilik-çift terapisti ve cinsel terapist, uzman psikolog Kemal Özcan ile çift ve aile terapisti Psikiyatrist Dr. Ayça Can Uz ile konuştuk.
Önce sorunları ortaya koymak ile başlayalım… Uzmanların her birine ‘pandemide çiftlerin yaşadığı sorunlar nedir’ diye sorduk ve şu cevapları aldık:
Bu uzun sorunlar listesinin ardından daha derinlemesine tespitler için uzmanlara kulak verelim…
Çiftlerin pandemi süresince birbirlerini dinlemedikleri ve yaşanan sorunların önemli oranda kaynağının ‘dinlememek’ olduğu ifade ediliyor. Çift terapisinde tarafların birbirini dinlemesi ne kadar önemlidir?
Toledo Falay: Doğru ve sağlıklı iletişimin bir numaralı altın kuralı dinlemektir. Dinlemekten kastım, kafada söyleyeceklerinizi ve vereceğiniz cevapları kurarak karşı tarafın sözünün bitmesini beklemek yani “DİNLİYORMUŞ” gibi yapmak değil. Gerçekten ne anlatmak istediğini, duygusunu, ihtiyacını anlamak üzerine dinlemektir. Bazen çiftler terapide birbirlerinin sözünü kesmeye, araya girmeye ve kendilerini savunmaya çalışırlar. Böyle durumlarda genelde durdurur ve karşı tarafın sözünü bitirmesine çalışırım. Aslında bu yapı ilişkileri hakkında da fikir verir. Bir suçlama savunma kısır döngüsünde olduklarını ve birbirlerini gerçek anlamda dinlemediklerini gösterir.
Özcan: Dinlenmediğini düşünen taraf eşine karşı yoğun bir öfke hissedebilir ve bunu ilişkiye zarar verecek bir şekilde ifade edebilir. Bu da ilişkide bir hayal kırıklığı ve öfke döngüsü yaratır. Dinlemeden anlama, anlamadan anlaşma olmaz.
Can Uz: Dinlemek önemlidir, istek ve ihtiyaçlar ancak karşı tarafa doğru aktarıldığı ve doğru anlaşıldıkları sürece karşılanabilir. Çift terapisinde, aile bireylerinin birbirirlerinin düşüncelerine, değerlerine, umutlarına ve ihtiyaçlarına saygı duymaları, kişilerin yaşadıkları zorlukları ve duygularını doğru şekilde, karşı tarafı irrite etmeden ifade etmeleri birbirlerini dinlemeleri teşvik edilir. Böylece davranış ve sözlerinin diğer aile üyeleri üzerinde nasıl etki yarattığının farkına varırlar ve birbirlerini daha iyi anlayabilirler.
Terapiye ihtiyaç duyan çiftlerin sık sık ‘savunma mekanizmalarını’ aktif olarak kullandıkları belirtiliyor. Çiftler sorunlarını konuşurken neden taraflar çabucak savunmaya geçer?
Toledo Falay: Çiftler çoğu zaman sıkıntılarını konuşurken birbirlerini suçlayıcı bir dil kullanıyorlar. Bir taraf suçlamaya başladığında diğer taraf da içgüdüsel olarak savunmaya geçiyor. Bu noktadan itibaren de savunma halinde olduğu için karşı tarafı dinlemiyor. Bir de üzerine bu sefer o da başka noktalardan karşı tarafı suçlamaya başlayarak skoru eşitlemeye çalışıyor.
Özcan: Savunma mekanizması içten gelen uyumsuz duyguların egoya uyumlu hale getirmek için başvurulan adaptasyon davranışlarıdır. Gergin ilişkilerde farklılıklar tehdit ve suçlama olarak algılanır. Böyle bir ilişki dinamiğinde her iki eşte diğerine karşı kendi koruma ihtiyacı hisseder ve kendini savunmak için saldırıya geçer. Saldırı ve savunma döngüsü iletişimin önündeki en büyük engeldir. Evlilik ve çift terapisi bu döngüyü durdurarak sağlıklı iletişimin oluşmasına zemin hazırlar.
Can Uz: İlişkilerin bitmesine yol açabilecek dört temel davranış biçimi vardır: eleştiri, aşağılama, sürekli savunma, ve duvar örme. İlişki ile ilgili şikayetlerin ve beklentilerin sürekli eleştirel bir dille iletilmesi, hatta bir süreden sonra bu şikayetlerin özetle aşağılama içeren etiketlere indirgenmesi, karşı tarafta her şeyin en doğrusunu ben biliyorum algısı yarattığı gibi suçlanmış da hissettirir. Dolayısıyla savunmaya pek de çabuk geçilmez; eleştirel dil ve kanıksanan aşağılamalar süreçte savunma ve duvar örmeyi doğurur.
Çiftler pandemi döneminde tartışmalarında nasıl bir üslup kullanmalı?
Toledo Falay: Cümleye ‘sen şöyle yapıyorsun’ demek yerine ‘ben şunları hissediyorum’ diye başlamak, her tartışma çıktığında bütün eski defterleri tekrar tekrar açmamak ve andaki soruna odaklanmak oldukça önemli. Sorunları konuşmadan önce sakinleşmeye ve soğumaya zaman tanımak iki tarafında birbirini dinlemeye hazır olmasına yardımcı olacaktır.
Özcan: Hızlı ve kontrolsüz tepkilerden kaçınmalı duygu regülasyonu öğrenilmeli, sorunların büyümesine izin vermeden çözümlü odaklı yaklaşılmalıdır. Ayrıca birbirinin duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarlı olmalı, birbirine karşı empatik yaklaşmalıdır. Uzlaşmacı ve paylaşımcı bir yaklaşım hoşgörüyü artırır. Çocukların bakımı ve ev işlerinde sorumluluklar paylaşılmalı, tek taraflı istismar edilmemelidir. Öfkeyle tartışıldığında üslup içeriğin önüne geçeceği için verilen hiçbir mesaj alınmaz.
Can Uz: Asla ve asla karşı tarafı aşağılamayan. Aşağılama ve küçümseme bir ilişkinin dinamitidir. Aşağılama sadece hakaret veya küçümseyici sözlerle olmaz. Dalga geçmek ve kayık bir gülümseme, gözleri devirme, saçları savurma gibi beden dili içeren davranışlar da birer aşağılamadır. Mutlu bir ilişkide olması gereken aşağılama yerine takdir etmek ve saygı duymaktır. İlginizi, beğeninizi, şükran ve müteşşekkirliğinizi söz ve davranışlarınızla paylaşın. Asla küsmeyin, küsmüyorum adı altında asgari muhattabiyet moduna geçmeyin. Küsmek kendinizi ve partnerinizi sevgi ve ilgiden yoksun bırakır, yoksunluk ve reddedilme hissettirir, karşı tarafta öfke doğurur. Aranızda soğukluk var ise, daha sonra konuşmak istediğinizi belirterek mutlaka adım atın.
Pandemi döneminde çift terapisine normalden daha fazla ilgi olduğunu söyleyebilir misiniz?
Toledo Falay: Bu salgın döneminde genel olarak terapi ihtiyacı artış göstermiş durumda. Çift olarak başvurmasalar da ilişki ve evlilik sorunları ile terapi sürecine başvuru sayısında artış gözlemliyorum.
Özcan: Evet, pandemiyle birlikte danışan sayılarında belirgin bir artış oldu. Özellikle evlilik ve çift sorunları, belirsizliğin neden olduğu panik atak ve kaygı sorunları, Covid-19 hastalığının acımasızlığı karşısında artan ölüm korkusu ve yakınlarını kaybetmenin neden olduğu yas ve depresyon sık karşılaştığımız ruhsal sorunlar.
Can Uz: Hem bireysel hem de çift olarak psikiyatrik tedaviye ve terapiye başvuru oranları genellikle erkeklerde kadınlara göre düşüktür. Ancak Covid-19 salgını ile birlikte net olarak söyleyebilirim ki, kadınların rest çekmesi ile terapiye ikna olan erkeklerin hem bireysel hem de çift terapisine başvurusu belirgin oranda arttı. Salgında kadın haklarındaki tüm kayıplara, şiddettin artmasına rağmen etkiye tepki sonucu feminizm kesinlikle Covid-19’un yükselen trendi.
Karantina sürecini başarıyla atlatan çiftler evliliğe giden yolda önemli bir sınav vermiş midir?
Toledo Falay: Salgın sürecinde iletişimini kuvvetlendiren, birbirini anlamayı ve sorunlara çözüm odaklı bakmayı başarabilen çiftler kuracakları evlilik için çok sağlam bir temel atmış olacaklardır. Tartışsalar da haklı çıkmayı değil birbirlerini anlayarak çıkmayı öğrenmiş ve birbirlerine ihtiyaç duydukları desteği anlayışı ve toleransı göstermeyi başarabileceklerdir.
Özcan: Kesinlikle. Bir evliliğin gücü aştığı zorluklarla ölçülür. Eskiden sorun olan gelin-kaynana kavgası gibi sorunların yerini aynı evde yaşamanın getirdiği sorunlar aldı. Birbirine saygı ve sevgisini yitirmeden tahammül edebilen, zorlukları birlikte aşan çiftler bu süreçten güçlenerek çıkacaklar.
Can Uz: 2021’de de az ya da çok COVID-19 ile birlikte yaşacağımız öngörülürse, partnerini dinlemek, duygularını anlamaya çalışmak, onun bakış açısını da karar verirken göz önünde tutmak, sevgiyi hem sözel hem de davranışlarla belirtmek, yalnız hissettirmemek ve ilişkinin kalitesi için önemli. Hayatın belirsizliği ve umut edilenden kısa olabileceği sürprizi ile birçok birey partnerine ve ailesine daha çok dikkat ve özen göstermeye başladı, belki de düzelen ilişkilerin sırrı burada yatmakta. Bu maddeleri hayata geçirebilen hem evlenmek üzere olan hem de evli çiftlerin kesinlikle önemli bir sınavı başarıyla geçtiklerini söyleyebilirim.