Soru Cevaplar #1
EŞİM EVE KAPANDI
Sayın Kemal Bey benim sorunum eşim 2 haftadır kendini eve kapattı evden dışarı çıkmıyor.Telefonlarını kapattı ailesiyle de benimle de konuşmuyor doktora gitmeye ikna edemiyoruz ve ben çok korkmaya başladım ne yapacağımı bilmez halde çıldırıyorum iki sene öncede bir travma geçirmişti ama o zaman ailesiyle ve benimle konuşuyordu şu anda maddi açıdan çok zor durumdayız dükkan açtık ama dükkan iş yapmadı icralar gelmeye başladı bu durumda onu tetikliyor şimdi ben onu nasıl kendine getirebilirim lütfen yardım edin çok zor durumdayım kendine bir şey yapmasından korkuyorum, lütfen yardım edin.
Eşinizin böyle birden bire kendine eve kapatması ve her şeyden soyutlaması ilk bakışta yoğun depresyonu düşündürmekle birlikte tam teşhisin konunun uzmanı bir hekim tarafından yapılması daha uygun olur; Geçmişten gelen yapısal yatkınlıǧın üstüne binen ticari başarısızlık ve maddi zorluklar sanırım kırılma noktası oldu ve böyle bir sonuca götürdü. Kaygılanmakta haklısınız, zamanla daha da kötüye gidebilir, gerekirse diğer aile üyelerinde yardım isteyerek vakit kaybetmeden bir psikiyatri uzmanına gitmeye ikna edip tedavisine başlamalısınız.
HASTALIK BULAŞTIMI
Hocam merhaba, ben 2 eylülde bir hayat kadınıyla, korunmasız cinsel ilişki yaşadım. Bundan sonra daha ilk günden nette hastalık araştırması vs. derken zor bir süreç geçirdim ve oldukça yıprandım 22. günde 4. test yaptırdım sonuçlarım negatif geldi bir an rahatlama sonrası iyi gibiydim ama daha sonrasında testten önce midem için hastaneye gitmiştim burada kan aldılar ve ortalama eritrosit 77-87 referans aralığı 90,9 ortalama hücre hemoglobin 27-31 referans aralığı 31.59 lökosit 4,5-11 referans arlığı 12,57 lenfosit yüzdesi 20-47 referans arlığı 17,08 nötrefil yüzdesi 40-72 referans aralığı 77,8 nötrfil sayısı 1,9-8 referans aralığında 9,77 bu değerlerden gerisi sınırlar içerisinde çıktı ve tabi yine bir telaş evham yaptım, psikiyatıra gittim ve başa çıkabildiğimi söyledi ve 3 hafta sonrasına randevu verdi, ama ben eskisi gibi değilim çok yıprandım sizce ne yapayım?
Bir psikolog olarak verdiğiniz test sonuçları ile ilgili değerlendirme yapmam mümkün değil, bununla birlikte HIV virüsünün korunmasız ilişki ile bulaşma ihtimali oldukça yüksek. İlk kontrol değerleriniz negatif çıkmış ama içiniz rahat deǧil, kaygılı ve evhamlı bir kişilik yapınız var. Bu özelliǧinizden dolayı böyle negatif bir olayı genellerseniz hem hem genel ruh saǧlıǧınız hemde tüm cinsel hayatınız olumsuz etkilenebilir, cinselliğe karsı negatif bir tavır geliştirebilirsiniz. Tekrar doktorunuzu görerek hastalık bulaşmadığından emin olduktan sonra bir terapi uzmanından evhamlarınızdan kurtulmak için psikolojik destek almalısınız.
CİNSEL İSTEKSİZLİK
Hocam merhaba. Ben 20 yaşında bir genç kızım. Bende cinsel isteksizlik var. Önce bunun hormonlarımla alakalı olduğunu düşündüm. Hormon tahlili yaptırdım. İlk tahlilde bir hormonumun değeri yüksekti. 5 ay ilaç kullandım. Şuan normale döndü. Hormonlarım normal olduğu halde hala isteksizlik söz konusu. Doktor bunun erkek arkadaşımla ilgili olabileceğini söyledi, ama ben onu çok seviyorum, sadece biraz güvensizlik var, acaba o yüzden mi olmuyor, bilmiyorum. Ama şöyle bir sorun daha var, mastürbasyon yaptığım zaman da bir şey hissetmiyorum.20 yaşındayım ve bu küçüklüğümden beri böyle. Klitorise dokununca hiç haz almıyorum. Acaba organımda mı bir sorun var ilerde bir sorun olur mu diye çok korkuyorum. Beni bilgilendirirseniz çok sevinirim hocam.
Cinsel istek bozukluğu ve orgazm bozukluğu erkeklerden çok kadınlarda görülen psikolojik ve organik sebepleri olan bozukluklardan. Organik sebepleri arasında; hormonal dengesizlikler, klitoris ve vajina damarlarındaki daralmaya bağlı kan dolaşımı bozuklukları, diyabet, cinsel organ travmaları, bazı ilaçların yan etkileri gösterilebilir. Psikolojik nedenlerin arasında, olumsuz cinsel deneyimler, tutucu bir ailede cinselliğin ayıp-günah-pis inancıyla yetiştirilmiş olma, yanlış inanç ve tabular, kendine güvensizlik, kendi bedenini ve cinsel kimliğini beğenmeme, partner ile cinsellik dışında olumlu paylaşım yaşayamama, yoğun stres, gizli depresyon, partnere karşı duyulan bastırılmış öfke ve güvensizlik duyguları gösterilebilir. Kadın cinselliği oldukça karmaşık olduğu için bu liste uzatılabilir, özelliklede sizin durumunuzda olduğu gibi, partnere karsı duyulan güvensizlik çok önemlidir. Kadının orgazm olabilmesi için partnere bütünüyle güvenmesi ve kendini teslim etmesi gerekir. Yaşınız çok genç, umutsuzluğa kapılmayın ve kendinize biraz zaman tanıyın. Cinsellik doğuştan gelen bir dürtü olmakla birlikte, nasıl yaşanılacağı sonradan öğrenilen bir davranışlar bütünüdür. Cinselliği partnerinizle birbirinizi keşfettiğiniz bir oyun gibi görüp, her türlü performans kaygısından uzak, gevşemiş rahatlamış bir şekilde sonuca değil sürece odaklı yaşadığınızda bir çok sorun kendiliğinden düzelir. Eğer bazı sorunlar herşeye rağmen devam ediyorsa bir uzmandan yardım alarak çözebilirsiniz.
TIP OKUMAK İSTİYORUM
İyi akşamlar Hocam. Bilmiyorum bunu sizinle mi paylaşmalıyım ama yardım ederseniz sevinirim. Ben 17 yaşındayım ve çok, fena tıp istiyorum 🙂 yani bunu para, saygınlık için değil, gerçekten insanlara yardımcı olmak için istiyorum. Ama şöyle bir sorunum var ki 2 senem boşa gitti diyebilirim. Toplam 1,5 yılım var sınava. Ama ben ne yapacağımı bilmiyorum bütün o konuları nasıl toparlarım, o kadar ümitsizliğe kapılıyorum ki bazen her şeyi boşvermek istiyorum, nasıl olsa eksiğim çok deyip öylece oturuyorum. Bana, beni harekete geçirecek birşeyler söyleyin lütfen 🙂 bunu bir doktordan duymaya ihtiyacım var. Ne yapmalıyım? Eminim ki sizin karşınıza böyle örnekler çok çıkmıştır. Sıfırdan başlayıp tıp kazanan arkadaşlarınız, ne bilim yakınlarınız oldu mu? ve bana ne önerirsiniz eksiklerimi nasıl kapatırım? Yol gösterin lütfen 🙁
Ben doktor değil bir psikoloğum. İnsanlara yardım edebilmek için tıp doktoru olmayı istemenizi takdir ediyorum. Ancak bunu bir takıntı haline getirirseniz bu sizin verimli çalışmanızı ve konsantrasyonunuzu olumsuz etkiler. İnsanlara yardım etmenin bir çok yolu olduğu gibi bir hedefe ulaşmanın da bir çok yolu vardır. Tıp okumak kolay bir şey deǧil, geceli gündüzlü çok çalışmayı gerektir.. Öncelikle kendinizi iyi tanımalı, yetenek ve kabiliyetlerinizi iyi bilmelisiniz. Eğer düzenle ve yoğun ders çalışma, okuma, her şeyi merak etme gibi alışkanlıklarınız varsa, temel eǧitiminiz iyiyse, fizik matematik, kimya gibi desrlerde başarılıysanız neden olmasın. Tam olarak neyi istediğinizi belirlemeli ve sizi bu hedefe götürecek aşamaları detayları gösteren bir yol haritası çizmeli, somut planlar yapmalısınız. Gözlerinizi kapatın ve bu aşamalar zihninizde sanki yaşıyormuşcasına canlandırın, zihinsel canlandırma sizin motivasyonunuzu artırır, ayrıca kendinize başarılı insanlardan bir model belirleyip ve onun gibi davranmaya çalışabilirsiniz. Kendini ve yeteneklerini bilen bir insanın azmedince her şeyi yapabileceğine inanırım, başarılı olmanızı diliyorum.
SESLER DUYUYORUM
Benim seslere karşı aşırı duyarlılığım oluyor. Üniversite öğrencisiyim 2.senedir yurtta kalıyorum. Geçen seneden itibaren bu duyarlılık başladı. Çünkü aşırı seslerden dolayı sinirlerim geçen sene çok bozulmuştu. Özellikle insanların konuşmasından çok rahatsız olmaya başladım ve bu da beni ister istemez aşırı sinirlendiriyor. Hiç bir işime konsantre olamıyorum o sesi duyduktan sonra bütün dikkatim dağılıyor. Sizce ne yapmam gerek ?yardımcı olursanız çok sevinirim. Saygılar…
Ses duyarlılığı bazen fizyolojik bir hastalığın habercisi olabildiği gibi psikolojik bir rahatsızlıktan da kaynaklanıyor olabilir. Öncelikle bir kulak-burun-boğaz ve nöroloji uzmanına görünmeli gerekli kontrolleri yaptırmalısınız. Organik bir sebep yoksa o zaman psikolojik bir sebep aranır. Seslere karşı aşırı hassasiyet tek başına bir rahatsızlık olmamakla birlikte bazı rahatsızlıklarda belirti olarak ortaya çıkabiliyor. Kaygı bozukluklarında, depresyonda aşırı bir hassasiyet ve sinirlilik olabilir. Ancak olmayan sesleri duyma, psikoz dediǧimiz daha ciddi rahatsızlıklarda, ağır depresyonda görülebilir. Tedavi ortaya çıkartan nedene göre yapılır. Bu durum okul başarınızı ve genel ruh sağlığınızı daha fazla olumsuz etkilemeden en kısa sürede konunun uzmanı bir hekime görünmelisiniz.
İSTEMEDEN KUSUYORUM
Hocam 24 yaşındayım, nedendir bilmiyorum ama ani bir şey olduğunda heyecanlandığımda midem kötü oluyor ve kusuyorum. bu durum sosyal hayatımı mahvetti. Mesela kız arkadaşımla yakınlaşma olduğunda uzaklaşıyorum çünkü midem çok kötü oluyor üstüne kusacak gibi. Neden böyle oluyor anlamıyorum yaptırmadığım test kalmadı endoskopi den tutun alize testine kadar her şeyi yaptırdım ama yok hiç bir problem yok. Ot gibi yaşadım da hiç bir şey yok yeni bir şeyler yapmak istesem midem buna engel oluyor lütfen yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkür ederim psikolojik sandığım bir durum
Dile getirdiğiniz sorun daha çok psikolojik bir rahatsızlığın bedensel tepkilerle ifadesi olan psikosomatik bir rahatsızlığa benziyor. Boulimie’den farkı onda her yemekten sonra dış koşulardan baǧımsız bir şekilde kusma isteǧinin olmasıdır Bu istemsiz kusma refleksi istemediğiniz, kendinizi zorladığınız bir ortamdan sizi uzaklaştırarak aslında korumaya çalışıyor. Bazı kaygı bozukluklarında sosyal fobilerde, buna benzer bedensel tepkiler olabiliyor. Bilişsel-davranışçı yönelimli uygun bir psikoterapi programı ile bu kaygı uyandıran bilinçaltı süreçlerle yüzleşerek düzelme sağlayabilirsiniz. Düzelme için sabırlı olmalısınız, zaman alabilir. Sosyal ilişkilerinizi geliştirecek tiyatro kursları, spor gibi faaliyetler, atılganlık eğitimi programları yardımcı olabilir.
PANİK BOZUKLUK
Merhabalar hocam ben panik bozukluk hastasıyım önceleri sürekli olan kalp ağrımdan dolayı kalp krizinden öleceğimi düşünüyordum ama son bir haftadır çok ciddi boyutta ölüm korkusu başladı. Sadece kalp krizi değil herşeyden korkuyorum, bu o kadar kuvvetli ki yemek yiyemiyorum nasıl olsa öleceğim diyorum uzun zamandır yıkanmadım çocuklarım ağlasa içlerine doğdu birazdan öleceğim diyorum daha neler neler. Psikolog ‘EMRD’ diye bir yöntem uyguluyor iki ay oldu pek fayda görmedim şimdiye kadar. Bu aşırı korku normal mi? Ne yapmalıyım, emzirdiğim için ilaç alamıyorum ama o kadar bunaldım ki, emzirmeyi bırakıp ilaç kullansam faydası olur mu?
Panik bozuklukları insani öldürmeyen ama tedavi edilmediklerinde hayat kalitesini oldukça düşüren rahatsızlıklardandır. Beraberinde depresyon, yeme bozuklukları görülebilir. Sizde emzirmekten dolayı ilaç kullanamadığınız için hastalığınız ilerlemeye başlamış. Size uygulanan EMDR genellikle travma sonrası stres bozukluklarında ve bazı fobilerin tedavisinde oldukça etkili, genellikle bu tip sorunlarda ilaç tedavisiyle birlikte uygulanan bilişsel-davranışçı terapiler daha iyi sonuç veriyor. Tekrar doktorunuzla konuşarak sizin özel durumunuza en uygun tedavi seçeneğini en kısa zamanda başlatmalısınız.
HERŞEY RÜYA GİBİ
Merhaba ben 15 yaşında bir lise öğrencisiyim. Genellikle yaşadığım olaylar bana gerçek gibi gelmiyor. Sürekli olayların gerçekliğini sorguluyorum ve her şey rüya gibi geliyor. Gelecekte boşluk görüyorum ve geçmişte yaşadıklarımı hatırlayamıyorum sizce psikolojik rahatsızlığım mı var?
İçinde bulunduğunuz yaş döneminde zaman zaman böyle hayal alemine dalma, gerçekliği sorgulama görülebilir. Hormonlar, değişiklikler, sınav kaygısı, ebeveynlerle olan çatışmalar gibi yoğun kaygı yaratan durumlarda, genç gerçeklikten kaçıp hayal dünyasına sığınabilir. Bunların yoğunluğu, süresi, sıklığı ve gerçeklikten ne kadar uzak olduğu bir hastalık olup olmadığı konusunda belirleyici olur. Olmayan sesler duymaya, şekiller görmeye başlarsanız bir uzmandan yardım almaya ihtiyacınız var demektir. Uyku düzeninize dikkat edin, spor yapın, sosyal ilişkilerinizi geliştirecek faaliyetlerde bulunun, kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
KONSANTRASYON
31 yaşındayım,14 senelik evliyim, 4 çocuk annesiyim , işlerime yoğunlaşmada zorluk çekiyorum, günlük sorumluluklarım bana ağır geliyor, ne yapmalıyım, hep kendi kendime değişmeye dair sözler veriyorum ama bunu gerçekleştiremiyorum, bu yüzden aşırı derecede mutsuzum ve sinirliyim bu halim çocuklarıma da yansıyor daha sakin daha düzenli ve ilgili olmak istiyorum ne yapmalıyım, bana yardım eder misiniz?
Dört çocuk annesi ve çalışan bir kadın olarak bu denli yorulmanız ve taşıdığınız yükün ağır gelmesi çok normal bir durum. Mutsuz ve sinirli olmanızda bundan kaynaklanıyor olabilir. Bu kısır döngüden çıkabilmek için önceliklerinizi yeniden belirleyip, kendinizi zaman ayırmanız ve belki de yapmak zorunda olduğunuz bazı ev işlerini ve sorumlulukları çocuklarınızla eşiniz arasında paylaştırmanız gerekebilir. Çocukları yalnız başınıza yapmadınız, eşinizin de size yardımcı olması, üzerine düşen görevlerini yapması evliliğin kuralları arasındadır. Her şeyin en iyisini yapmak isteyen mükemmeliyetçi ve kaygılı insanlarda da böyle yetişememe, boğulma, sinirlilik ve mutsuzluk görülebilir, devamında depresyona dönüşebilir. Uyabileceğiniz gerçekçi planlar yapın ve bunu düzenli olarak yeni durumlara göre güncelleyin, yazılı planlar sizin problemleri daha somut görmenizi ve çözümler üretmenizi kolaylaştırır. Buna rağmen hayatınızda bir rahatlama olmuyorsa kendinizi daha fazla yıpratmadan eşinizle birlikte bir evlilik çift terapistinden yardım alabilirsiniz.
PANİK ATAK
İyi günler Doktor Bey 23haftalık hamileyim panik bozukluk dolayısıyla son 5 gündür
‘Seralin 50 mg’ kullanmaktayım ilacı kullanmaya başladığımdan beri ‘bebeğe zarar mı veriyorum acaba’ diye beynim sürekli bunu düşünüyor doktorlarım zararı olmayacağını söyledi ama beynim hep olumsuz düşünüyor ve bunun beraberinde aklımı kaybetme korkusu yaşıyorum doktorum bu düşüncelerin zamanla geçeceğini söyledi sizce ilaçla bu düşünceler geçer mi? Bu düşüncelerin aklıma zararı olur mu?
Ben doktor olmadığım için ilaç kullanımıyla ilgili bir görüş bildiremiyorum. Hekimler bir ilaç yazarken hastanın özel durumunu ve ilacın olası yan etkilerini hesaba katarak yazarlar. Eğer doktorunuz hamile olduğunuzu bilerek ilaç yazmış ise korkulacak bir durum olduğunu sanmıyorum, söylemediyseniz en kısa zamanda tekrar giderek bilgilendirmeniz doğru olur. Bununla birlikte hamile olmak ve bir bebek beklemek, anne adayında kaçınılmaz olarak bazı psikolojik, hormonal ve fiziksel değişikliklere neden olur. Doğacak çocuğuna karşı beslediği derin sevgi, bu narin canlıya karşı duygularının yoğunluğu onu korkutur ve şaşırtır. Bir yandan bir an önce bebeğine sahip olmak isterken bir yandan da onu kaybetme korkularını çok yoğun bir şekilde yaşayabilir ve hassas yapısı gereği bu dönemde lohusalık depresyonu, panik bozukluk gibi rahatsızlıklar görülebilir ve psikolojisi bozulabilir. Doğumu takip eden ilk altı ay içinde bir çok annede bu belirtiler kaybolur, hayatı normale döner, ancak bazı durumlarda eğer hassas bir psikolojik alt yapı varsa, psikoterapiyi gerektirecek şekilde daha uzun sürer veya kalıcı olabilir. Doktorunuz size doğru söylemiş, olumsuz düşünmemeye, bebeğinizi kucağınıza alacağınız mutlu anları düşünmeye çalısın. Duygularını eşinizle paylaşır ve onun desteğini isterseniz bu dönemi daha kolay atlatabilirsiniz.
KISKANÇLIK
Merhabalar. Benim çaresiz kaldığım bir durum söz konusu. Bir yıldır birlikte olduğum ve gerçekten çok sevdiğim bir erkek arkadaşım var. Ben öğretmenim. Ama bu konuda nasıl davranacağımı bilemiyorum. Eskiden nişanlıydım ve ayrıldıktan sonraki dönemde kendisi ile tanıştım. Son üç aydır ciddi anlamda her konuda güvensizlik var ondan bana karşı. Telefonlarımı kontrol ediyor, internet hesaplarıma zorla bakıyor, en son doktorda muayenemin 10 dk. sürdüğüne bile inanmadı. Ardından tartışmalarımız ondan bana ağır hakaret ve şiddet olarak geri dönüyor. Sonrasında sakinleşiyor ama çok fazla yıpratmaya başladı. Ben bu aşırı güvensizliği nasıl aşacağımı bilmiyorum. Kendisi bana “sinekten bile nem kapıyorum” diyor. Herkes ilişkinin bitmesi yönünde hem fikir hatta bazen kendisi bile yapamıyorum diyor ama ben öncelikle danışmak istedim. Teşekkürler..
Bazen bir olaya dışardan bakanlar o olayı yaşayanın görmediklerini görebilirler. Birlikte olduğunuz erkek arkadaşınızın kıskançlığı normal sınırlarda değil. Sizin durumunuza tam uymayabilir ama bazen insanlar biten bir birlikteliğin ardından yeni bir partner bularak eskisinin yaralarını sarmak isterken partner seçiminde fazla seçici olmuyor ve ikinci bir başarısızlık yaşamamak için sonraki ilişkisini ne pahasına olursa olsun sürdürmek isteyebiliyorlar. Daha nişanlı veya evli bile deǧilken size güvenmeyerek hayatınızı bu derece kontrol eden ve kısıtlayan biri (aslında kendine güvenmiyordur) ilerde daha fazlasını yapmak isteyecek, engellendiğinde veya cevabınızdan tatmin olmadığında psikolojik ve fiziksel şiddetin dozunu artıracaktır. Yapılan araştırmalar kişilerin karakter özelliklerinin kolay kolay değişmediğini ve bir ilişkinin nasıl başlarsa öyle sürdüğünü gösteriyorr. Kendinizi bu birliktelik de uzun vadede nasıl tanımladığınız ve gördüğünüze göre karar vermelisiniz. Duygularınızı dinlerken akıl ve mantık sürecinden de geçirirseniz daha isabetli az üzüleceğiniz kararlar verirsiniz.
REAKTİF ANKSiYETE
Kemal Bey, geçen hafta doktora gittiğimde bana sıkıntı ve tedirginlikten dolayı, reaktif ansksiyete teşhisi koydu. bu nedir? nasıl bir rahatsızlıktır? Birde Cipralexe ilaç verdi. Bebek emziriyorum bu ilacı kullanmam doğru olur mu? Bende aşırı derecede unutkanlık var her şeyi unutuyorum,kafam gidip geliyor bana tavsiye edebileceğiniz bir şey var mı?
Reaktif anksiyete travma yaratan bir durum, duygusal bir şok yada sarsıntı yaratan bir olay sonrası aniden ortaya çıkan, düzelme eğilimi güçlü olan bir rahatsızlıktır. Kaygılı insanlarda daha çok görülür, bebeğe ayırdığınız zaman ve enerji sizi yorgun düşürmüş, bedenen ve ruhen yormuş olabilir. Unutkanlıkla gerginliğinizin sebebi hem tüm bu etkenlerin hem de bebeğinizin ihtiyaçlarını çok fazla düşünmeniz. Ben doktor olmadığım için ilaçlarla ilgili fikir beyan edemiyorum. İlacı yazan doktor size bu konuda daha fazla bilgi verebilir. Annelik içgüdülerinize güvenin ve içinizi rahat tutun, bebeğinizin bakımıyla ilgili sorumlulukları eşinizle paylaşarak kendinize biraz daha fazla zaman ayırıp dinlenebilirsiniz. Babaların evliliǧin bu dönemlerinde eşlerine yardımcı olmaları, anlayış ve şefkatle davranmaları hem bu dönemin kolay atlatılması hemde evlilik ve çift ilişkisinin daha güçlenmesi için özellikle öneriliyor Bir düzelme olmazsa konunun uzmanı bir hekimden ya da terapistten yardım almaktan çekinmeyin.
TAKINTILAR
“Hocam benim 2 tane garip takıntım var.
1-)Nefes alıp vermeyi bilinçli yapma yani aldığım nefesleri hissediyorum ve uyumaya çalışırken zorlanıyorum
2-)Göz kırpışlarımı hissediyorum.
Lütfen yardımcı olun nasıl kurtulacağım bunlardan ?”
Rahatsızlığınız kaygı bozukluklarından “”takıntılı düşünce ve davranışlar-OKB”” ye benziyor. Mükemmeliyetçi, her şeyi kontrol etmeye çalışan kaygılı kişilerde yoğun stres yada travman yaratan bir olayın tetiklemesiyle ortaya çıkar. İlaç ve psikoterapinin kombine uygulanmasıyla memnun edici sonuçlar alınabiliyor. İlk etapta vakit kaybetmeden psikiyatri uzmanına görünmenizi öneririm.
OĞLUM PORNO SEYREDİYOR
Hocam merhaba 8 yaşında bir oğlum var hafta sonu oğlum internette oyun oynuyordu bende tam karşı kanepede Tv seyrediyordum; bilgisayarı kapatmasını ve ödevlerini yapmasını söyledim oda bana, anne son kez oynayıp kapatıcım dedi akşam eşim geldikten sonra bilgisayarı alıp oturdum ve geçmişe baktığımda oğluma bilgisayarı kapatmasını söylediğim saatlerde porno sitelere girdiğini gördüm. Bir an çok büyük bir panik yaşadım ve eşime sessizce gösterdim. Eşimde bende kızıp bağırmadık sadece bu tür sitelerin çok pis olduğunu söyledik biraz geç kaldık ama güvenli internet bağlantısı yaptık. Yanlış bir şey yapmaktan çocuğumu olumsuz etkilemekten korktum açıkçası oğlumuzla bu mevzuyu nasıl konuşmalıyız cinsellikle ilgili paylaşımlarda bulunmalı mıyız veya bir doktordan yardım almalı mıyız? Yardımcı olursanız eşimde bende çok memnun oluruz.
Bu yaşlar çocuğun cinselliğini keşfettiği, bu konudaki merakın yoğun olduğu yaşlardır. Kızların eteğini kaldırabilir, gizlice sizi izleyebilir, cinsel organıyla oynayabilir. İnternetteki bu tip görüntülerde ilgisini neyin çektiğini sorabilirsiniz. Oradaki insanların oyuncu olduklarını, rol yaptıklarını ve bunların onun yaşına uygun olmadığını söyleyin. Bu merakını gerçek düşüncelerini öğrenmek, onu bilgilendirmek ve yaşına uygun bazı bilgileri vermek için kullanabilirsiniz. Cinselliği yok saymak, saklamak, böyle anlarda panik içinde davranmak çocuğu daha fazla meraklandıracak, farklı ve yanlış kaynaklarda öğrenme arayışına itecek ve belki de hayatı boyunca cinselliğin kaygı uyandıran kötü bir şey olduğunu düşünecektir. Çocuğunuza yaşına uygun ve merakını giderecek yeterli ve doğru cinsel bilgi verdiğinizde ve ilgisini spor veya başka alanlara yönelttiğinizde porno merakı azalacaktır. Cinsel bilgilerin, çocuk hangi ebeveyne soruyorsa onun tarafından verilmesi gerekir. İlk önce kadın ve erkeğin anatomik farklılıklarını, üreme işlevini anlatabilirsiniz. Siz soğukkanlı davranmakla doğru yapmışsınız, bilgisayarınız biraz ayak altında, her zaman gelip geçtiğiniz bir yerde olursa kullanış şeklini takip etmeniz de daha kolay olur. Birde arkadaş çevresine bakın, kendinden yaşça çok büyük çocuklarla oynuyorsa onun yerine yaşıtlarıyla oynamasına özen gösterin
ONDAN KOPAMIYORUM
Merhaba hocam.23 yaşında bir bayanım. Bugüne kadar hiç erkek arkadaşım olmadı, aslında hoşlandığım insanlar oluyor. Mesela çok aşık olduğum biri oldu oda beni seviyordu ama ben bu konularda çok takıntı yaşıyorum. Çok sevmeme rağmen ailesi yada en ufak bir şeyi gözüme batıyor. Mesela çok sayıda kardeşi olması evlendiğimde sorun yaşayacağım hissini uyandırıyor sanki onlardan rahatsız olacakmışım gibi geliyor. Çok sevmeme rağmen bu nedenlerle bir beraberliğe başlayamıyorum onunla bunu nasıl aşarım? Aramızdaki şeyin de adını koyamıyorum. 2 yıl oldu ama ondan kopamıyorum ben hala bir şeyler hissettiğim için bu şekildeyim belki ama o neden benden kopmuyor? Benimle normal arkadaşken başka birliktelikleri oldu, bu birliktelikler sırasında benden uzaklaşıyor bir süre konuşmuyor tam bende ona olan bağımı unutuyorum ama sonunda yine bir şekilde kendini bana hatırlatıyor artık beni sevmediğini düşünüyorum ama bu yaptıklarına anlam veremiyorum sizce ne yapmaya çalışıyor ve ben ona karşı
nasıl davranmalıyım ?
Bugüne kadar hiç erkek arkadaşınızın olmaması yakın ilişkilerde temel güven duygusuyla ilgili bazı sıkıntılarınız olduğunu düşündürdü. İlk bebeklik döneminde anne-çocuk arasında güvene dayalı özel bir bağ vardır. Bu bağın vaktinden önce sonlanması, kesintiye uğraması veya düzenle olmaması temel güven duygusunun oluşmasını engeller ve kişi bu nedenle ileriki yaşantısında yakın ilişki yaşadığı her durumda bilinçaltı tekrar terkedilme korkusu yaşar, incinmeye karşı kendini korumak için çeşitli savunma mekanizmaları geliştirir, sorunlar yaratarak bir şekilde mesafe ayarı yapar. Erkek arkadaşınızındı gel-gitleri de bu durumu biraz pekiştirmiş. Bu belirsizlikten çıkmak için bu ilişkide kendi rolünüzü tanımlamalı, beklentilerinizi netleştirmelisiniz. Duygu ve düşüncelerinizi erkek arkadaşınızla paylaşarak ilişkinizin adını koyun, eğer bu bir sevgili ilişkisi ise herkes üzerine düşeni yapmalı, yok değilse kendinize başka bir yol çizmelisiniz. Onun ne yapmaya çalıştığından daha önemlisi sizin ne yapmak istediğiniz ve hayata karsı duruşunuzdur.
KORKULARIMA ENGEL OLAMIYORUM
Merhaba ben şu an 31 yaşındayım. Çocukluğumdan beri yıkılacak patlayacak yada aşınacak gibi korkularım var engel olamıyorum. Kapı çarptığında avize sallandığında çalıştığı için ısınmış elektronik cihaz fark ettiğimde ya da ortada bir şey yokken bir apartmanın altından geçerken yıkılacak hissine kapıldığımda dünyam başıma yıkılıyor. Her zaman olmuyor ama olduğunda kendimi çok kötü hissediyorum. Çocuğumun evin içinde koşmasına zıplamasına izin vermiyorum mesela. Doktora gitmek istedim ama eşim kendi kendime aşabileceğimi söylüyor. Benim neyim var, aydınlatırsanız sevinirim çünkü bu durumdan kurtulmak istiyorum. İyi çalışmalar.
Dile getirdiğiniz şikâyetlere genel olarak yaygın kaygı bozukluğu diyoruz. Eğer geçmişinizde bu korkularını oluşturan deprem benzeri travmatik bir doğal felaket yoksa yoğun stres altındasınız ve psikolojik olarak oldukça yorulmuş olmalısınız. Mükemmeliyetçi, her şeyi kontrol eden ve temel güven duygusunun karşılanmadığı sorunlu ailelerde yetişmiş kişilerde ileriki yaşamlarında sizinkilere benzer rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Evlilik problemleri, sağlık sorunları ya da ekonomik zorluklar tetikleyici olabilir. Eşinizin söylediği gibi bu durum kendiliğinden düzelmez, profesyonel yardım almanız gerekir. Psikiyatristin önereceği ilaçlar ve psikoterapinin birlikte uygulanacağıı kombine bir tedavi programı olumlu sonuç verebilir.
ERKEK OLMAK İSTiYORUM
Hocam ben 21yaşında bir bayanım ama erkek olmak istiyorum fiyatı ve nasıl olmam gerektiği hakkında e- mail atar mısınız? lütfen .
Cinsiyet değiştirme ameliyatları alanım olmamakla birlikte bazı genel bilgiler verebilirim. Uzun süreli psikolojik hazırlık, ameliyat öncesi uzman hekimler tarafından bu operasyona uygun olunmadıǧına dair bir sağlık kurulu raporu ve bu rapora dayanarak mahkeme kararı gerektiren önemli bir ameliyattır. Psikiyatrist, hormon hastalıkları uzmanı, ürolog, plastik cerrah, genel cerrahi gibi bir çok disiplinin birlikte çalışması gerektirir. Devlet hastanelerinde ve bazı özel kliniklerde yapılabilir. Psikologlar için önemli olan böylesine önemli ve geri dönüşü olmayan bu kararın nasıl verildiği, karar öncesi ve sonrasında yaşananlar ve psikolojik zorluklarla nasıl mücadele edileceğidir. Bu süreç içerisinde bir psikolog veya konusunda uzman bir hekimin yardımı çok önemli, mutlaka olması gereken bir destektir.
ERKEN BOŞALMA
Ben ne zaman cinsel ilişkiye girsem aşırı heyecana kapılıyorum ve bu da erken boşalmama sebep oluyor. Levitra ,Cialis ve Viagra aldım ama nafile, 2 veya 3 dakika sonra bitiyor. Şimdi devamlı korkmaya başladım ve de buda heyecanımı daha çok tetikliyor. Ne yapmam lazım? Evliyim heyecan olmaması lazım ama maalesef ! lütfen bir çare.
Erkekte görülen cinsel işlev bozuklukları içinde en sık olanı erken boşalmadır. Erken boşalma, erkeğin cinsel birleşme olmadan veya birleşmeden kısa bir zaman sonra boşalması olarak tanımlanır. En genel tanım, birleşmede boşalma refleksi üzerinde istemli bir denetimin olmamasıdır. Yani önemli olan, erkeğin ne kadar sürede boşaldığından çok, boşalmanın istendiği zamanda olup olmadığıdır.
Erken boşalma için sıklıkla depresyon tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar önerilir. Bu ilaçların çoğu cinsel uyarılmayı geciktirici yan etkileri nedeniyle, boşalma süresini de uzatabilir. Ancak bu boşalma refleksi üzerinde denetim kazandırmaz ve ilaç kesildiğinde boşalma süresi yeniden kısalır. Alkol ve ilaç kullanımının, prezervatif, bazı pomatlar, geciktirici spreyler gibi bölgesel uygulamaların mekanizması da aynıdır. Hepsi cinsel uyarılmayı azaltır. Dolayısıyla boşalmanın daha geç olmasını sağlar. Görüldüǧü gibi erken boşalmanın tedavisi %100 tedavisi vardır oda cinsel terapidir.
Sizin durumunuzda da belirttiğinizi gibi asıl neden aşırı heyecan duymanız. Kullandığınız ilaçlar daha çok sertleşme problemi olan ya da erken boşalma kaygısıyla kısa sürede sertliğini yitiren erkeklerde bunu önlemek için yardım amaçlı kullanılır ama erken boşalmayı önlemez. Ne kadar süredir evli olduğunuzu belirtmemişsiniz, bununla birlikte iki insani birbirine alışması için en az 3- 6 aylık bir zamana ihtiyaç var, bu nedenle evlenir evlenmez bu sorunla gelen erkeklere “acele etmeyin bekleyin biraz’ diyoruz. Bu sürenin geçmesine rağmen, düzenli bir cinsel yaşamı olduğu halde, boşalmasını denetleyemeyen ya da çok kısa sürede boşalan erkeklere, birkaç aylık bir cinsel terapi süreci ile bu denetimin öğretilmesi mümkündür. Erken boşalmada tedavinin esası, boşalma öncesi cinsel duyumların tekrar tekrar ve uzatılmış olarak yaşatılması ve erkeğin dikkatinin yüksek uyarılma düzeyindeki duyumlarına odaklamasıdır. Böylelikle erkek boşalmak üzere olduğunu uygun zamanda fark etmeyi öğrendiğinde, boşalmayı da erteleyebilecektir. Zorunlu olmamakla birlikte eşin de katılımı olduğunda terapi daha kısa zamanda daha iyi sonuç vermektedir.
EVLİLİĞİMİZİ GERÇEKLEŞTİREMEDİK
Merhaba, 4 yıllık evliliğimizin ilk 2 yılı vajinismus problemimizi çözmeye çabalamakla geçti. Bu sıkıntıyı aşarken eşim çok anlayışlıydı ve çok fazla destek oldu. Eşim sonuç olarak yaşadığımız başka şeylerin de etkisiyle depresyona girdiğini söylüyor. Genel olarak mücadele etmekten yorulduğunu ifade ediyor. Ona nasıl yardımcı olabilirim. Gün geçtikçe ben de yaşam enerjimi ve heyecanımı koruyamıyorum. Çünkü çok yıprandık. Lütfen yardım edin .
Vajinismus ülkemizde en sık rastlanan, çözülmediğinde evlilik ve çift ilişkisini bozan, eşlerin birbirine yabancılaşmasına, bilinçaltı kızgınlık duyguları beslemesine neden olan bir sorun. Tedavisi olmasına rağmen utanma, kendine yakıştıramama, ayıplanma korkusuyla bazen yıllarca bununla yaşayan çiftler var. Erkek çoğu zaman kadının bu istem dışı kasılmasını anlamakta güçlük çekiyor, mahsus yapıldığını kendisinin istenmediği veya arzu edilmediğini düşünerek eşine öfke duyabiliyor ve kendine olan güvenini yitiriyor. Sonuçsuz tekrarlar ve her tekrarın sonunda yaşanan hayal kırıklığı çifti yorar, bezginlik yaratır birbirlerinden ve cinsel ilişkiden soğutur buna bağlı oluşan evlilik içindeki çatışmalar beraberinde depresyon, panik bozukluklar gibi başka psikolojik rahatsızlıklara yol açabiliyor. Hatta tedavi edilmeyen uzun süreli vajinismuslu kadınların eşlerinde de zaman içinde erken boşalma sertleşme problemleri gibi erkek cinsel işlev bozuklukları ortaya çıkabiliyor. Ancak bütün bu yaşananlara rağmen hiç bir şey için geç değil. Cinsel terapi konusundan da tecrübeli bir evlilik ve çift terapistinin yardımıyla bu sorunlar aşılabilir ve çift hayatının geri kalanında tekrar birbirine yakınlaşarak cinsel ve duygusal yönden tatminkar bir evlilik sürdürebilir. Kendinizi ve evliliğinizi daha fazla yıpratmadan profesyonel bir yardım almanız uygun olur.
KENDİME GÜVENİM YOK
Merhaba hocam nasılsınız? Hocam benim kendime güvenim yok:( her şeyden korkuyorum insanların beni beğenmemesinden özellikle. Eskiden kendime güvenirdim istediğim gibi davranırdım ama nedense son yıllarda kendime güvenim gitti. Eski güvenim gelsin diye saçlarımı eskisi gibi kısacık kestirdim ama bu seferde yakıştı mı acaba? İnsanlar beni beğenir mi acaba? diye düşünüyorum gözlerim bozuk gözlük taksam mı takmasam mı? Hangisinde daha
güzelim ?diye düşünüyorum. özellikle fiziksel konularda çok takılıyorum. Kısaca kafayı yemek üzereyim psikologa gidiyorum bu arada efexor ve risperdal kullanıyorum. Bir ara titizlik hastasıydım ama atlattım artık daha iyiyim. Hocam lütfen kendime güvenmem için ne yapmam lazım söyleyin.
Dile getirdiğiniz şikâyetlerden aşırı kaygılı, kendinizle ilgili olumsuz düşüncelere sahip biri olduğunuz anlaşılıyor. Çocukluğunda çok eleştirilen mükemmeliyetçi ve kaygılı ebeveynlerin hatalı tutumlarına maruz kalan kişilerde ortaya çıkan sık karşılaştığımız bir durum. Doktorunuz kaygılarınızı, takıntılı düşünce ve davranışlarınızı azaltmak için medikal tedaviye başlamış ancak bu tek başına yeterli görünmüyor, buna ek olarak zaten psikologa da gidiyorsunuz, biraz sabırlı olmalısınız. Negatif kendilik imajınızın pozitif olanla değişmesi, böyle düşünmenize neden olan bilinçaltı çatışmalarınızı farkına varmanız biraz zaman alabilir. Kendinize olan güveninizin artması ancak becerilerinizin artması ile mümkün, bunun yoluda yeni şeyleri yılmadan denemekten geçiyor. İnsanların sizi beğenip beğenmemesi yalnızca sizin fiziksel özelliklerinize bağlı değil, diğer insanların kafasında güzellik kavramıyla ilgili bir durumdur. Öncelikle kafanızdaki güzellik kavramını biraz esnetin, kişiler arası çekim yalnızca fiziksel özelliklerle sınırlı değildir, kişilik özellikleri, entellektüel birikim, hayata karşı duruşunuz, dünya görüşünüz, sıcakkanlı, sempatik oluşunuz, yardımseverlik, dostluk gibi birçok başka değişken vardır. İlginizi fiziksel özelliklerinizden biraz uzaklaştırıp sanat spor gibi başka alanlara yönlendirin, sizinle bu alanlarda ortak ilgileri olan insanlarla tanışabilir, onlarla güzelliğin ötesinde başka değerleri paylaşıp, sizi beğenen insanlarla karşılaşabilirsiniz. Bu arada ‘atılganlık eğitimi’ diye bir metot var, o metodu araştırıp kendi kendinize uygulayabilirsiniz, umudunuzu yitirmeyin, her sorunun çaresi kendi içinden çıkar.
Merhaba hocam verdiğiniz cevap son derece tatmin edici haklısınız güzelliğimden ziyade farklı alanlara çekmem lazım ama nasıl yapacağımı bilmiyorum soruma verdiğiniz yanıtı defalarca okudum ve inanın kendimi çok iyi hissettim size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum:) Hocam nasıl olumlu düşünebilirim? Ben karakter olarak genelde karamsar biriyim bunu nasıl aşabilirim?İlginize teşekkürler.
Karamsarlık genelde bulaşıcı bir hastalık, çevrenizde karamsar insanlar varsa zamanla sizi de karamsar yaparlar, bana göre bunun temelinde temel güven ihtiyacının eksikliği ve incinmeye karşı kendini koruma arzusu vardır. Karamsar kişinin seçici algısı zamanla her olayda eksik, yanlış, tehlikeli ve olumsuz olanı görmeye alıştığı için olumlu olanların farkına varmaz. Olumsuz düşünen kişi kendini olası kötü ihtimallere ve hayal kırıklığına karşı hazırlayarak bir şekilde kendini korumuş oluyor, abartılmadığı takdirde bu o kadar da kötü bir şey değil, ancak herşeyin olduğu gibi bunun da bir bedeli var: hayatı dolu yaşayamamak ve mutsuz olmak. Bunun tam tersi polyannacılık da doğru değil elbette. Geçmişte işlevsel olan ancak bugün için sizi kısıtlayan bu bakış açısının sizi nelere karşı koruduğunun farkına vardığınızda bunu değiştirebilir daha rasyonel bir bakış açısı geliştirebilirsiniz. Hayatınızdaki olumlu olayları, başarılarınızı düşünün, bunlarla ilgili duygu ve düşüncelerinizi not edin. Daha sonra şimdiki ilgi alanlarınızı belirleyin, ne olmak, kim olmak istediğinizin zihinsel canlandırmasını yapın ve önceki başarılarınızla arasında bir köprü kurun. Herkesin içinde kendini gerçekleştirecek yeterli kaynak ve yetenek vardır. Bunları ancak eyleme geçtiğinizde fark edip görebilirsiniz, yanlış ya da hata yoktur, yalnızca sonuç vardır ve her sonuç bize bir şeyler öğrettiği için değerlidir. Öyleyse harekete geçin ve yaşayarak öğrenin, yaşadığınız hayatın senaryosunu siz yazıyorsunuz, ne yazarsanız onu oynarsınız
HİÇ ARKADAŞIM YOK
Merhaba doktor bey ben 26 yaşında evli bir çocuk annesiyim Ankara da yaşıyorum ve büyük bir kurumda çalışıyorum. Benim sorunum hiç arkadaşımın olmaması sadece merhabalaştığım kişiler var daha öteye gidemiyorum ben yakınlaşmak istiyorum ama karşı taraftan yüz bulamıyorum o yüzden bütün gün odamda yalnız başıma oturuyorum kime yaklaşsam benden uzaklaşıyorlar niye böyle oluyor anlamıyorum kimseyi de kırmamaya çalışırım ama yine de olmuyor aktivitelere katılıyorum gerekirse çaya davet ediyorum orda kalıyor karşı taraftan bugünde sen bize gel gibi bir hareket olmuyor genelde böyle yalnız kalıyorum aslında insanlar iyi olduğumu söylerler ama yaklaşmıyorlar bende bu durumdan rahatsızım yani herkes gibi olayım istiyorum acaba ben farklı mıyım? diye düşünüyorum ama o farkı bulamıyorum. Ne yapabilirim artık çok üzülüyorum çünkü yemekhaneye gidecek arkadaşım bile yok çoğu zaman akşam olmasını bekliyorum yemekhaneye çıkamadığım için herkes grup halinde geldiği için çekiniyorum ve ben bu durumu kimseye anlatamıyorum
Sosyal ortamlarda bulunup da yalnız kalmak oldukça zor bir durum. İlişkilerinizi yüzeysel kalması, gelişememesinin bir çok nedeni olabilir. Bunlardan en fazla görüleni çekingenlik ve incinme reddedilme kaygısı nedeniyle doğal olamamak. Temeli çocukluk döneminde atılır, aşırı saygılı, terbiyeli, iyi çocuk olarak yetiştirilen kişiler ileriki yaşamlarında kendilerini ifade etmekte ve dostluk kurmakta zorluk çekerler. Başka insanlarının dostluğunu kazanmak için belli bir duruş sergilemeyip hep onların beklediği gibi davrandığınızda sizin samimi olmadığınızı, içten pazarlıklı olduğunuzu düşünebilirler. Bazen onları karşınıza almak pahasına da olsa farklı düşündüğünüz zaman bunu ifade etmekten çekinmeyin, onların dostluğuna muhtaç olmadığınıza, kendi kendinize yettiğinize, insan olarak değerli olduğunuza önce kendiniz inanın. Başarılı olduğunuz yönlerinizi ve yeteneklerinizi öne çıkartın, beden dili önemlidir, kendinize güveniniz olduğunu gösterin, kendinize olmak istediğiniz gibi davranan birini örnek alarak onun davranışlarını izleyip sizden faklı ne yaptığını gözlemleyin. Bütün bunlara rağmen istediğiniz yönde bir gelişme olmazsa daha yapısal bir sorun olabilir, bir psikoterapistten yardım alarak üstesinden gelebilirsiniz.
ÇOK İÇİME KAPANDIM
İyi akşamlar hocam, bu gün psikiyatride randevum vardı hayatımda ilk kez, fakat doktor bana hiç güven vermedi hep ben konuştum şikâyetlerimi dile getirdim. 5-6 aydır çalışmıyorum eve bir katkım olmuyor istediğim gibi bir işte bulamıyorum ve içime kapandım sanırım dışarıya çıkmak istemiyorum içimden hiç bişey yapmak gelmiyor ve son 1 aydır toplu taşıma araçlarında boğuluyor gibi oluyorum evde yalnız yaşıyorum ve hasta olursam öleceğimi düşünüyorum,kalbim inanılmaz çarpmaya başlıyor, panikliyorum, bunları anlattım ve Doktorum bana sadece LOSİRAM. adlı ilacı verip gönderdi, bu ilaç nasıl bir ilaçtır bana faydası olur mu? Ya da başka uzmana gitmem gerekir mi? Saygılar
Ben doktor olmadığım için ilaç kullanımı hakkında fikir beyan edemiyorum, kafanızdaki bu konuyla ilgili soruların cevabını en iyi o ilacı yazan hekim verebilir. Kesin tanıyı hekimler koyar, psikologlar süreçle ilgilenir ve başetme stratejileri geliştirilmesine yardımcı olurlar. Ancak bazen, sizin de yaşadığınız gibi doktorla “terapötik baǧ” dediğimiz güven ve empatiye dayalı ilişki kurulmayabiliyor, böyle bir durumda başka doktora gidebilirsiniz. Dile getirdiğiniz şikâyetler, içine kapanma, sosyal ilişkilerden kaçınma, iş yapamama, ölüm korkusu, kaygı bozuklukluğu ve depresyonda görülebilen belirtilere benziyor. Uygun bir ilaç tedavisiyle kombine uygulanacak bilişsel-davranışçı yönelimli bir terapi ile bu sorunların üstesinden gelebilirsiniz.
UYUYAMIYORUM
Kemal Bey merhaba;Eşimle 2010 yılında evlendik.10 gün önce bir çocuğumuz oldu. Eşimin hamilelikten öncede uykuyla ilgili kaygıları vardı; geç dalma gibi. Ama gebeliğin 5.ayından itibaren bu sorun ciddi boyutlara geldi. Onu izlediğimizde uyuyor, horluyor hatta ama sabah kalktığında hayır ben uyumadım halsizim uyusam bu şekilde olmam çok kilo verdim ve öleceğim diyor. Gitmediğimiz psikolog ,psikiyatr, beyin cerrahı kalmadı. En son Erenköy ‘e gittik ve birkaç ilaç verdi doktor bugün uyuyacaksın dedi ve eve geldik. O gün süper uyudu. Aslında uyuduğunu anladı. Ama birkaç gün sonra ilacın vermiş olduğu halsizliği uykusuzluktan sanıp tekrar başladı şikayetlere ağlamalara. Eşimin durumu bebeği kucağına alıp sevemeyecek kadar ciddi. Yardımcı olmanızı diliyorum. Lütfen cevap bekliyorum.
Uyku sorunu genellikle başka rahatsızlıkların belirtisi olarak ortaya çıkar ve zamanla kendisi de bir problem olabilir. Eşinizdeki uyku sorununun doğum öncesinde var olması hassas bir yapısının olduğunu ve lohusalık depresyonu dediğimiz dönemi atlatamadığını gösteriyor. Hamilelik dönemi ve anne olmak bir kadında çok önemli biyolojik psikolojik ve hormonla değişikliklerin olduğu bir süreç. Anne, en değerli varlığı olarak gördüğü bebeğini hem çok severken hem de yoğun kaybetme korkuları aynı anda yaşayabilir, çocuk bakımı, ev işleri, eşe karşı sorumluluklar altında kendini güçsüz ve çaresiz hissedebilir ve bütün bunlar depresyon, kaygı bozukluğu, takıntılı düşünce ve davranışlara sebep olabilir. Bence eşinizin uyku sorunundan önce buna neden olan sebeplerle ilgilenilmeli, konusunda uzman bir hekimden profesyonel bir yardım almalısınız. Ayrıca onun sorumluluklarını paylaşarak, yardımcı olmanız, sevdiğinizi ve yanında olduğunuzu hissettirmenizin bu süreci kolay atlatmasına yardımcı olacaktır. Bu dönemde evlilik ilişkisinden kaynaklanan bazı sorunlar yaşanabilir, eğer böyle bir durum varsa o zaman yukarıda ki önerilere ek olarak bir evlilik ve çift terapistinden yardım alarak bu sorunların üstesinden gelebilirsiniz.
İÇİMDEKİ SES
Merhaba şuan işteyim ve çok korkuyorum. Kariyerim açısından kimseye durumumu belli edemiyorum. İçimden bil ses öleceksin diyor. Kötü bir hastalığın var diyor. Ne olur yardım edin. Çıldırmak üzereyim .
Mesajınızdan stresli ve zor bir dönem geçirdiğiniz ve bunun sizin ruh sağlığınızı oldukça kötü etkilediği görülüyor. Bu korkularınız ve sesler kendiliğinden geçmez, en kısa zamanda bir psikiyatriste giderek görünmeniz, lüzumu halinde ilaç kullanmanız gerekir.
HASTALIK HASTASI
Hocam ben sürekli bir hastalık arayışı içerisindeyim. Hangi hastalığın belirtisini okuduysam o hastalığı kendime uyarlıyorum. Son 2 haftadır paranoid şizofreniyi araştırıyorum. Çünkü hastalığın belirtileri bende mevcut. Çok korkuyorum çünkü bu hastalık çok zor ve tedavisi çok uzun sürüyor. Benim size sorum Şizofreni olan biri bunun farkında olurmu veya bundan korkar mı? Şizofreni hastaları çarpıntı yaşar mı? cevap verirseniz çok memnun olurum.
Yazdıklarınız psikolojide “”Hipokandriya”” diye bilenen hastalık hastalığına benziyor. Bu hastalık oldukça yaygındır. Diğer hastalıklarla eş zamanlı olarak görülebilir. Genellikle 20 yaşlarında başlar ve yaş ilerledikçe semptomların görülme sıklığı çoğalır. Belirtileri, aşırı bedensel meşguliyet, hasta olmadığına dair güvence verilmesine rağmen hasta olduğuna inanmak ve hastalık fobisi seklindedir. Kaygı bozukluklarından “”takıntılı düşünce davranışlar” “la benzeşir ve tedavi edilmesi gereken ciddi bir durumdur. Psikiyatrik hastalıkların tanısı sizin yaptığınız gibi yalnızca bazı bulguların benzemesiyle konulmaz, çok daha karmaşık ve ciddi bir değerlendirmeyi gerektirir. Psikiyatri konusunda uzman bir doktordan yardım almanız faydalı olur diye düşünüyorum.
Selam. Ben şizofreniyim daha bilmiyorum ama belirtiler biraz var anlattır mısınız zahmet olmassa nasıl test edebililirim ?
Amerikan Psikiyatri Derneği’nin DSM-IV (Diagnostic and statistical manual of mental disorders): klavuzuna göre şizofreni tanısını koyabilmek için gerekli kriterleri aşağıdaki gibidir.
Ancak psikiyatrik bir tanı koymak ve tedavi planı geliştirmek uzmanlık isteyen bir alandır, burada yazılanlara bakarak kendinize tanı koyarsanız bu hem yanıltıcı olabilir, hem de tedaviyi geciktirerek zorlaştırabilir. En doğrusu bir uzmana giderek muayene olmak ve onun gerekli gördüğü tedavi planını uygulamaktır.
Tipik semptomlar: 2 veya daha fazla bulunmalı, her biri bir aydan uzun sürmeli (şayet semptomlar tedavi ile geriledi ise daha az sürse de kabul edilebilir)
Duygulanımda kentleşme
Varsanım (halüsinasyonlar)
Sanrı
Dezorganize konuşma (konuşmada düzen bozukluğu)
Dezorganize (çok dağınık) davranış (ör; uygunsuz giyinme, sık sık ağlama) veya katatonik (heykel gibi kımıldamadan kalma) davranış
Negatif semptomlar (konuşmanın ve istencin azalması gibi)
Toplumsal ve iş uyumunda bozukluk
Bunlardan iki ya da daha fazlasının hastada bulunması zorunludur. Bu belirtiler en az bir ay sürmüş olmalıdır.
Şizofreni tanısı koyabilmek için tipik semptomlara ek olarak;
Toplumsal ve iş yaşamında bozukluk da aranır
Süre: Hastalık belirtileri en az 6 ay sürmeli
Şizoaffektif bozukluk ve duygu durum bozukluğu olmaması
Fiziksel tıbbi bir duruma ya da madde/ilaç kullanmaya bağlı olmaması
Yaygın gelişimsel bozukluk öyküsü olduğunda varsanımların, sanrıların en az bir ay devam etmesi gerekmektedir.
SERTLEŞME BOZUKLUĞU
Ben şu anda 45 yaşındayım üroloji uzmanına gittim sorunumun psikolojik olduğunu söyledi . Benim sorunum sertleşme ile ilgili bazen hiç bir sorun yaşamıyorum normal devam ediyor,bazende sertleşme tam olmuyor bu bende çok kötü şekilde moral bozukluğu yapıyor ne yapmam lazım vereceğiniz cevap için şimdiden teşekkürler.
Sertleşme sorunu, erkek cinsel işlev bozukluklarından en fazla karşılaşılanlardan biri. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, yüksek kolesterol, hormonla bozukluklar gibi bir çok fizyolojik ve performans kaygısı, cinsellikle ilgili bilgi eksikliği, hurafeler, eşin yeterince uyarıcı olmaması, cinsel yönelim bozukluğu gibi psikolojik nedenleri olabilir. Erken boşalmanın aksine sertleşme bozukluğunda fizyolojik bir neden bulunma olasılıǧı daha fazla olmakla birlikte eğer sabah sertleşmeleri oluyor, mastürbasyon yaparken sertlik kaybı yaşanmıyorsa psikolojik olduğu düşünülür. Bazen erken boşalma ile birlikte ikisi bir arada görülebilir veya biri ötekinin sebebi olabilir. Her erkek hayatının bir döneminde veya bazı durumlarda sizinkine benzer geçici sertleşme sorunu yaşabilir, bunun üstünde çok durulur, çok endişelenilirse kalıcı sorun haline dönüşebilir. Uygun yer, uygun zaman ve uygun partnerle, rahat ve kaygısız bir şekilde yaşanan bir ilişkide genellikle sorun yaşanmaz. Siz öncelikle bir ürologa gitmekle doğru olanı yapmışsınız, psikolojik olduğunu söylemiş, bu durumda tedavisi de psikoterapidir. Moralinizi bozmayın, cinsel terapi alanında deneyimli bir terapistin yardımıyla bu üstesinden büyük ihtimalle gelebilirsiniz. Cinsel ilişkiye girerken penisinizin üstünde ne kadar az psikolojik baskı olursa penisiniz o kadar sizi yolda bırakmaz.
HAMİLE KALAMIYORUM
Hocam 29 yaşında PCO hastasıyım. 2 defa aşılama 1 defada tüp bebek denedik sonuç negatif oldu. bu aşamada çok yıprandım. Hamile kalmak için stresten uzak olmalı ve hamileliği unutmam gerek ama ben her anımda aklımdan çıkaramıyorum eşimle beraber olurken bile. bana bu konuda bir tavsiyeniz varsa çok memnun olacağım iyi akşamlar
Doktor olmamakla birlikte, PCO, bildiğim kadarıyla adet düzensizliği ve yumurta kalitesinin bozukluğuyla ilgili hormonal bir hastalık. Anne olmak bir kadın için hayattaki en güzel şeylerden biri olmalı, ancak bunu hayatınızdaki en önemli olay ve tek hedef haline getirdiğinizde stres kaçınılmaz olur ve bunun yarattığı hassasiyet stresi artırarak içinden çıkılmaz bir kısır döngüye dönüşebilir. İki defa deneyip ikisinde de sonuca ulaşamamanın yarattığı hayal kırıklığı ve uyuntuyu unutmak hiç de kolay olmamalı. Bununla birlikte siz hayattasınız, evliliğiniz devam ediyor ve anladığım kadarıyla tekrar deneyebilirsiniz. Bu noktada belkide dikkatinizi, spor, tiyatro, müzik, yabancı bir dil öğrenmek gibi keyf alabileceğiniz başka faaliyetlere vermeniz sizi bu sorunlardan biraz uzaklaştırabilir, üzerinizdeki stresi azaltabilir. Eşinizle birlikte ortak projeler, tatil planları, gezilip görülecek yerler listesi yapabilirsiniz. Yapılan araştırmalarda artık denemekten vazgeçince bundan dolayı rahatlayan, kimi zaman bir evlat edinen çiftlerde süpriz bir şekilde hamile kalındığı görülüyor.
ÇOK KAVGACIYIM
Hocam ben kickboks’a gitmek istiyordum. Babam beni göndermedi ağzın yüzün perişan olur dedi. Nedense bende kavga etme isteği var. Yoldan geçenlere hep sataşıyor, kavga çıkartıyorum Aslında bu durumun kötü, yanlış olduğunu biliyorum ama irademe sahip olamıyorum. Ondan kickboksa gitmek istemiştim. Ne yapmam lazım?
Yaşınn gereği enerji dolu olman ve bunu doğru şekilde boşaltamadığında saldırgan davranışlar göstermen normal. Aslında sen bu enerjiyi spor yaparak değerlendirmek istemekle çok doğru bir seçim yapmışsın. Seçtiğin spor türüyle ilgili olarak ne yazık ki bazı önyargılar var. Spor olarak bir tek kickboks yok, babanın razı olabileceği mesela Judo, akide, jiu-jitsu, ata sporumuz güreş gibi daha az agresif ama en az onlar kadar etkili başka sporlar da var. Özellikle judonun beden ve ruh disiplini için çok güzel bir spor olduğuna inanıyorum. İradene sahip olmaya gelince, yapman gerek bazı şeyler olduğunu düşünüyorum. Normal ergenlik dönemine özgü öfke ve kızgınlığın ötesinde, İçinde yoğun ve bir türlü gitmeyen bir öfke varsa bunun başka nedenleri olabilir. Engellenme ve hayal kırıklığına karşı toleransın az olması, sorunlu bir ebeveyn-çocuk geçmişine sahip olmak, dürtü kontrolü eksikliği gibi nedenler sayılabilir. Yaptıklarının farkında olman ve değişmeyi istemen çok olumlu ve olgun biri olduğunu gösteriyor, içindeki bu enerjiyi doğru davranışlara kanalize ettiğinde çok güzel şeyler yapabileceğini düşünüyorum.
MASTÜRBASYON BAĞIMLILIĞI
Hocam, ben kendimden nefret ediyorum hiç bir hareketimi beğenmiyorum insanlardan çok eleştiri alıyorum çok yalnızım mastürbasyon yapıyorum sonra pişman oluyorum korkuyorum kim olduğumu bilmiyorum uyumak istemiyorum uyumakta istiyorum hem yanlız olmak istemiyorum hem yalnız olmak istiyorum
Yazdıklarınızdan zor bir dönemden geçtiğiniz ve psikolojinizin bundan oldukça olumsuz etkilendiği görülüyor. Mastürbasyon insanların partneri olmadığında cinsel doyuma ulaşmak için başvurduğu zararsız bir kendini tatmin yöntemi olmakla birlikte, normal ilişkiye tercih edildiğinde ya da stresle ve bazı psikolojik sorunlarla baş etme yöntemi olarak kullanıldığında problem oluşturan bir davranıştır.Beraberinde pişmanlık ve suçluluk duyguları geliştirir ve bunları unutmak için tekrar mastürbasyon yapıldığında çözümsüz bir kısır döngüye girilir. Gittikçe özgüveninin kaybolmasına ve sosyal ilişkilerden uzaklaşılarak yalnızlığa yol açabilir. Yaşadığınız ikilemler, uyku sorunları, kendinize karşı olan nefretiniz ve başkalarının olumsuz düşüncelerine fazlasıyla değer verme gibi belirtiler depresif belirtilere uyuyor, bu nedenle fazla zaman kaybetmeden konunun uzmanı bir hekimden profesyonel bir yardım almanızı öneririm
Daha önce bir çok psikiyatriste gittim, bir çok ilaç kullandım ama hiç bir faydası olmadı, Sizin de söylediğiniz gibi ben tekrar tekrar yaşıyorum aynı şeyleri hayatım hiç ilerlemiyor gibi hep başa sarıyor, Mastürbasyonla hayatımı değiştirmeye çalışıyorum sorunların üzerine yapıyorum basit bir tatmin olarak görmüyorum atlatmak için her şeyi denedim sosyal bir insanım yerimde duramam ve hep kendimi yordum çok gezerim hep işim olur ama bir saniye soluklansam bütün olumsuzlukları üzerime çekerim ve mastürbasyona sarılırım yapmamak için ne yapacağımı bilmiyorum
Sizin de belirttiğiniz şekilde mastürbasyon hiç birşeyi çözmediği gibi daha karmaşık hale getiriyor. Mastürbasyon esnasında kişi kimseye ihtiyaç duymadığı, kendi kendine yettiği, bütün sorunların geride kaldığı bir zaman dilimi yaşar. Bedensel gerilimi azalır, zihinsel bir uyuşma olur, ancak bunun etkisi geçtiğinde hiçbir sorunun çözülmediğini, olduğu gibi durduğunu görünce pişmanlık ve kendine karşı öfke duygusu ortaya çıkar. Eğer bütün çabalarınıza rağmen bunu atlatamıyorsanız gerisinde çok daha önemli bilinçaltı çatışmalar olabilir. Tek başına ilaç kullanımının yeterli olmadığı görülüyor, buna ek olarak deneyimli bir psikologla yürüteceğiniz bir terapi programı daha faydalı olabilir.
ERKEK ARKADIŞIMIN HASTALIĞI
Merhabalar Hocam benim erkek arkadaşım 21 yaşında sürekli kendini rüyadaymış gibi hissettiğini söylüyor 3 yıldır aynı şeyden şikayetçi ben önceleri çok ciddiye almadım fakat bu aralar daha çok arttığını söylüyor psikiyatra gitti doktor ilaç vermiş ilaç kendisini rahatlatacak bir ilaçmış ilacı da kullanmadı ve 2 hastalığın birlikte belirtisi olduğunu söylemiş. Siz ne önerirsiniz benim yapabileceğim bir şey var mı ben çok endişeleniyorum yardımcı olur musunuz?
Erkek arkadaşınızın kendini sürekli rüyadaymış gibi hissetmesi ciddi bir rahatsızlığın belirtisi olabilir, doğru tanıyı en iyi bir uzman doktor koyabilir. Psikiyatra giderek doğru olanı yapmış ama verilen ilaçları sanırım yan etkilerinden dolay kullanmayarak tedavisini yarım bırakmış. Verilen ilaçları düzenle kullanmadığı sürece iyileşme olmaz. Benim önerim ilaçlarını kullanmaya başlaması ve düzenle olarak doktor takibinde olması. Kendisine yardım etmek istemeyene kimse yardım edemez, siz ancak manevi destek olabilirsiniz, tedavinin en önemli kısmını rahatsız olan kişinin kendi rahatsızlığının sorumluluğunu alması oluşturur.
———-
KORKULARIM VAR
merhaba, 35 yaşındayım,çalışıyorum, 3 yaşında bir kızım var eşimle aşkla evlendik ve hala da aşığım ona, bana çok sinirli davrandığımı vb.şeyler söyledi, şu ana kadar en yakınlarımla bile paylaşmadığım bir sorunum var bu bir hastalık belirtisimi yoksa hayatın koşuşturmacasından mı bilmiyorum. Bana bu konuda yol gösterirseniz çok mutlu olurum. Benim çok sık baş ağrılarım oluyor bazen 7 gün aralıksız devam ediyor. Sürekli yorgunluk ve bayılma hissi yaşıyorum, bazen birden ateş basıyor, sıkıntı duyuyorum, uykuya tam dalma anımda sıçrıyorum sürekli bir uçurumun kenarında tam düşme anını yaşıyorum birden sıçrayarak uyanıyorum, uykuya dalma problemim yok aksine sürekli uyumak istiyorum, bazende uykuya dalma aşamasında sıçradığımı bilmiyorum. Birde kaç kere gece kalp krizi geçirir gibi daralıyor, öleceğimi sanıyorum geçenlerde baygınlık hissiyle uzandım her yer kapkaranlık oldu adeta beni tabuta koydular üzerimi kapattılar kızımın seslenişine gözlerimi açtım. Sinirli olmama bunlar sebep olabilirmiş acaba bazen kalbimde basınç bayılma hali hissediyorum, birden ateş basıyor sonra buz kesiliyorum, başım dönüyor ayakta zor duruyorum bir fenalaşma hali yaşıyor sonra toparlıyorum..
Anlattığınız sıkıntılar, kaygı bozukluklarından panik atak belirtilerine benziyor, yoğun baş ağrılarınızın nedeni psikolojik olabileceği gibi nörolojik, yüksek tansiyon, yada başka bir nedene de bağlı olabilir, tetkik yaptırmanızda fayda var. Uyku bozuklukluğu, sürekli yorgunluk durumları, kendini tabutta görme, uçurumun kenarında olma gibi düşünceler depresif belirtilerdir ve kaygı bozukluğuyla birlikte görülebilir. Vakit geçirmeden konunun uzmanı bir doktora görünmenizi öneririm.
İlginiz için teşekkür ederim. Sürekli ağrılarım var aşırı mide ağrısı ve geğirme hissi, baygınlık hali, baş dönmesi iç baygınlık, göğsümde batma, kolumda ve beynimde uyuşma, halsizlik, sabahları zor yataktan kalkma gibi, bazen şiddetli baş ağrılarım ilaçla asla geçmiyor beynim uyuşuyor, acaba beyin kanaması mı geçiriyorum ya da bende tümörmü var gibi düşüncelerden kendimi alamıyorum yoğun iş tempomdan dolayı doktora pek gidemiyorum ama gitmem gerekli. Bütün bunlar psikolojik mi yoksa fiziksel bir rahatsızlığımı var diye düşünüyorum. Çalışıyor olmam ve şiddetli baş ağrılarımın olması tansiyonumun çok düşük olması beni olumsuz etkiliyor, sizce tüm bunlar için önce fiziksel bir araştırma yaptırıp sonra mı psikiyatriste gitmeliyim? Hangi bölümden randevu almalıyım acaba, Tavsiyeniz benim için çok önemli, yardımlarınızı bekliyorum Birde devlet hastanelerinde sadece ilaç verildiğini psikologlar gibi terapi olmadığını söylüyorlar, açıkçası buda beni düşündürüyor. Özellerin fiyat aralığı nedir acaba?
Evham ile gerçek hastalık arasındaki sınır bazen çok ince olabiliyor, bir sorunun psikolojik olup olmadığını anlamak için öncelikle organik ve fiziksel nedenlerin araştırılmış ve bir şey bulunamamış olması gerekir, yoksa ciddi bir rahatsızlık gözden kaçırılacak tedavi şansı kaçırılmış olabilir. Sizin birden fazla şikâyetinizin aynı anda olması bana psikolojik olduğunu düşündürmekle birlikte bazı uzmanları görmenizde fayda var diye düşünüyorum, özelliklede baş ağrıları, yorgunluk, beynin uyuşması gibi şikâyetleriniz için kapsamlı bir çek-up yaptırdıktan sonra sonuçlarıyla birlikte bir psikiyatriste gitmeniz uygun olur. Devlet hastanelerinde de, eğer bulabilirseniz psikoterapi yapan duyarlı hekimler var ancak bu iş genelde özelde oluyor ve seans ücretleri 100-400 TL arasında değişiyor.
İstanbul da olmanız seçeneklerin çok olması nedeniyle sizin için önemli bir şans sayılır. Bazen stres yaratan olumsuz dış etkenleri değiştirmek bile (iş ortamı, oturulan yer vs.) terapötik olabilir.
KAFAMDA BASINÇ VAR
Doktor bey, öncelikle kendimden kısaca bahsedeyim, yurtdışında yoğun stres altında çalışan sorumlu bir mühendisim, son 3-4 aydır bir sıkıntım var şöyle ki; Yaklaşık 4 ay önce böbreklerimde 3-4mm lik bir taş çifti ve Rowatinex ile destekleyici tedaviye başladım, bu
Sıkıntıyı takiben çok olumsuz bir ruh hali içerisinde kafamda ciddi bir yoğunlaşma ve basınç hissi ile hafif baş dönmesi ve mide bulantısı beraberinde kalp çarpıntıları ile sıkıntılı bir süreç başladı, beynimde bir şey mi oluştu diye tomografi dahi çektirdim temiz çıktı, psikolojik destek ve tedavi olarak sarı kantaron kullanmaya başladım, yaklaşık 4 aydır kullanıyorum ama tam rahatlama sağlayamadım, hala kafamda basınç hissi özellikle kulaklara doğru yoğunlaşan ve hafif sersemlik hissim var, bu sorunlar acaba tamamen pisikolijik midir? yoksa beyinden kaynaklanan bir sıkıntı mıdır?, yada yurtdışında çalışmaya sonmu vermeliyim karar veremedim, desteğiniz ve bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. İyi çalışmalar, mutlu yıllar.
Böbrek taşı tek başına bütün bu şikâyetlerinizin sebebi olamaz, ancak bazen uzun süre stres altında kalan psikolojisi zayıflamış insanlarda fiziksel bir rahatsızlık bazı psikolojik sorunların tetikleyicisi olabilir. Uzun yıllar yurtdışında kalan ve göç yasamış insanlarla çalışan biri olarak hissettiklerinizi anlamak hiçte güç değil. Aid olmadığınız bir kültürde, temel güven ihtiyacının eksikliği, hakettiğiniz değeri bulamamak, kendini hep daha fazlasını yapmak zorunda hissetmek, anlaşılamamak, kişiliğinden ve kimliğinden ödün vermek, entellektüel ve duygusal paylaşım yapabilecek dost ve arkadaş bulamamak, yalnızlık ve kaybolmuşluk hisleri kişinin psikolojisini oldukça öreyebiliyor. Buna stresli bir iş de eklenince bazen böyle böbrek taşı gibi tedavisi mümkün bir fiziksel sorunla bile duygusal kırılmalar yaşanabiliyor. Sizin anlattıklarınız daha çok eğer fiziksel bir neden bulanmazsa kaygı bozukluklarından hipokantiriasis (hastalık hastalığı) na benziyor. Yaşadığınız ülkede göç ve göçmen sorunlara duyarlı bir hekimle görüşmeyerek ilaç ve psikoterapinin birlikte uygulanacağı uygun bir tedavi programı ile bu sorunlara asabileceğinizi düşünüyorum, eğer imkânınız varsa kısa süreli bir tatil de iyi gelebilir.
İÇİNE KAPANIKLILIK
Merabalar 17 yaşındayım öyle şeyler düşünüyorum ki bu bende işkenceye dönüştü desem abartmam.En basit örnek :derste yazı yazarken bir harfi yanlış yazsam tek o kelimeyi değil tüm cümleyi silmem gerektiğini yoksa başıma birşey geleceğini düşünüyorum biraz zaman sonra rezil olurum hoca bana birşey der gibi içine kapanık oluşumda çok etkiliyor beni ne yaparsam geçmedi,yabancılarla konuşamıyorum sanki benim konuşmamı değilde yüzümde kusur arıyor gibi düşünüyorum o an başka bir şeye gülse ben üstüme alınıyorum hemen ne yaptım acaba diye düşünüyorum. Aile ortamım serbest baskı altında değilim niye böyleyim bilmiyorum ben rahat konuşmak istiyorum ama olmuyor ne yapmalıyım şimdiden teşekkürler
Dile getirdiğiniz şikayetlerden aşırı kaygılı ve mükemmelliyetçi biri olduğunuz anlaşılıyor. Çocukluğunda mükemmeliyetçi ve kaygılı ebeveynlerin hatalı tutumlarına maruz kalan kişilerde ortaya çıkan sık karşılaşılan bir durum. Biraz da içinde bulunduğunuz ergenlik dönemine özgü bir hassasiyetiniz olabilir, yaşınız ilerledikçe zamanla azalacaktır Negatif kendilik imajınızın pozitif olanla değişmesi, böyle düşünmenize neden olan bilinçaltı çatışmalarınızın farkına varmanız gerekir. İçine kapanıklılığın azalması kendinize olan güveninizin artması ile mümkün. Bu da ancak becerilerinizin artması ile olur, bunun için yeni şeyleri yılmadan denemelisiniz. İnsanların sizi beğenip beğenmemesi yalnızca sizin fiziksel özelliklerinize bağlı değil, diğer insanların kafasında güzellik kavramıyla ilgili bir durum. Öncelikle kafanızdaki güzellik kavramını biraz esnetin, kişiler arası çekim yalnızca fiziksel özelliklerle sınırlı bir durum değil. Kişilik özellikleri, entelektüel birikim, hayata karsı duruşunuz, dünya görüşünüz, sıcakkanlı, sempatik oluşunuz, yardımseverlik, dostluk gibi birçok başka değişken vardır. İlginizi fiziksel özelliklerinizde biraz uzaklaştırıp sanat spor gibi başka alanlara yönlendirin, sizinle bu alanlarda ortak ilgileri olan insanlarla tanışabilir, onlarla güzelliğin ötesinde başka değerleri paylaşabilirsiniz Bu arada ‘atılganlık eğitimi’ diye bir metot var, o metodu araştırıp kendi kendinize uygulayabilirsiniz, umudunuzu yitirmeyin, her sorunun çaresi kendi içinden çıkar.
ALTI YAŞINDA BEZE YAPIYOR
Bir anaokulunda öğretmenim. Bir öğrencim var altı yaşında . Bugüne kadar kakasını hiç tuvalete yapmamış. Kakası geldiğinde annesi bez bağlıyor beze yapıyor, tuvalete yapamıyor korkuyurum diyor; yada tam yapacaktım ama kaçtı gibi bahaneler uyduruyor. Bu sorunu nasıl çözebiliriz. Çok acil yardımlarınıza ihtiyacım var.
Çocuklarda tuvalet eğitiminin eğer bedensel bir kusur yoksa 3-4 yaşına kadar tamamlanması beklenir. Sizin bahsettiğiniz çocukta oldukça gecikmiş görünüyor. Çocuğun tuvalet denetimiyle ilgili bir travması, aşırı otoriter veya titiz bir ebeveyne karşı kendince var olma savaşı olabileceği gibi, bununla çevreyi kontrol etme ve ilgiyi üstüne çekme çabası da olabilir. Her halukarda geri planda bir aile patalojisi olma ihtimali yüksek, şiddet veya bir taciz var mı, yeni gelen bir kardeş var mı gibi değişkenleri araştırmak lazım. Aile ile birlikte yeniden ortak bir tuvalet eğitimi gerekebilir. Düzenli aralıklarla tuvalete götürün, yapsın, yapmasın bir süre bekletin, bezini her yaptığında değilde hep aynı aralıklarla değiştirerek bir içsel fizyolojik saat oluşturmaya çalışın, küçük haber vermelerini veya uyarılarını hemen güzel sözlerle ödüllendirin, ailede bunları uygularsa kısa sürede faydası olabilir.
KAFAYI YEMEKTEN KORKUYORUM
Hocam merhabalar ben 28 yaşında bayanım benim gençliğimden beri, sayı sayma, isim sayma takıntılarım var bu ara biraz çoğaldı korkuyorum, ilerleyecek kendi kendime konuşacağım diye kafayı yiyeceğim ne yapmam gerekiyor? bana yardımcı olun bu ara biraz soğuklardan hep evdeyim bebeğim var hasta olmasın diye dışarı çıkmıyorum o yüzden bunaldım hep evde oturmaktan bunalıma girdim bu ara, bu hastalık nasıl bir hastalık ilerlermi? bebeğim var hastaneye falan yatmaktan korkuyorum ne yapmam gerek ne olur yardımcı olun.
Anlattıklarınız Obsesif-Kompulsif (Takıntılı düşünce ve davranışlar) bir kişiliğiniz olduğunu düşündürdü. Soğuklar ve bebek nedeniyle eve kapandığınız kişilik özelliklerinizden kaynaklanan unsurların artmasına sebep olmuş. Tedavi olmazsanız bu şekilde kalmayıp bu şekilde ya da başka formlarda ilerleyebilir. Konunun uzmanı bir doktora gitmeniz uygun olur. Bu arada kendinize keyf alacağınız bazı hobiler bulmanız bu tip düşüncelerden uzaklaşmanıza kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Mesela resim yapma, kendini bir konuda araştırma yapmaya adama, dil öğrenme gibi uğraşlar evde yapılabilecek şeylerdir. Yaşadıklarınızı ve hissettiklerinizi eşinizle paylaşarak onunda yardımını isteyebilirsiniz, evin işlerini paylaşmasını sizin sorumluluklarınızı azaltmasını isteyebilirsiniz.
ALDATMA
Doktor bey nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama anlatmaya çalışayım eşim beni 2000 yılında sekreteriyle aldattı (gerçek anlamda), bir yaşında bir oğlum vardı ayrılmak istedi fakat ben ayrılmadım bu aralıklarla 5 sene kadar sürdü ara ara onunla da tartıştığı zamanlar başkalarıyla görüştü (telefonla) bu arada bizim şu an 3 çocuk oldu askere gitti geldi onun ne yaptığını nasıl olduğunu merak ediyorum diye aradı ve 2-3 kez buluşup konuşmuşlar bu arada ben onu chat sitelerinde görüyorum. Bizim evliliğimiz görünüşte güzel görünüyor ama sürekli arkamı kontrol ederek yaşıyorum sanki. Eşimle telefonda konuşurken ne yapıyorsun diye sorduğumda kontrol ediliyormuş hissine kapılıyor (maksat bu olmasa bile)gururu onuru kırılıyormuş ne yapmam gerektiğini nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum sürekli aldatılacağım diye arkamı kollayarak yaşamaktan sıkıldım eşime güvenmek istiyorum fakat yapamıyorum bunun bir yolu var mıdır(zira eşim artık öyle bir şey yapmayacağım diyor )
Günümüzde maalesef aldatmalar oldukça arttı, televizyonlardaki dizilerde, gazetelerdeki haberlerde her geçen gün daha fazla görüyoruz. Aldatılma çok sevilen bir yakının kaybı kadar acı verici bir duygu ve travmatik bir yaşantı. Psikologlar ise aldatmayı evlilikteki iki tarafında sorumluluklarının olduğu bir yol kazası olarak görürler ve sonuçtan çok buna götüren süreç ile ilgilenirler. Aldatmanın birçok sebebi olabilir; evlilik ilişkisinde bulunamayan bir şeyin (doyumlu bir cinsel yaşam, sevgi, saygı, iletişim, kendini değerli ve önemli hissetme vs.) dışarda aranması, bozuk ve çatışmalı bir evlilik ilişkisi, aldatanın kişilik özellikleri (kişilik bozukluğu, olgunlaşamama), bağlanma sorunu, bastırılmış eşcinsel eğilimlerin sürekli başka kadınlarla birlikte olunarak inkar edilmesi, erken boşalma veya iktidarsızlık sorunları gibi nedenleri olabilir. Sizin evliliğinizde eşinizin aldatmaları adeta alışkanlık haline gelmiş gibi görünüyor. Eşinizle, yaşadıklarınızı ve duygularınızı paylaşın, onun bu davranışlarının sebeplerini ve varsa kendi sorumluluğunuzu anlamaya çalışın. Nereden bakılsa 12-13 yıllık bir evliliğiniz ve 3 çocuğunuz var, gerekirse bir evlilik ve çift terapistine başvurmaktan çekinmeyin. Evlilikte karşılıklı güven en temel unsurlardan birisidir. Tekrar inşası imkansız değilse de zaman alır. Bunun için eşinizin çok çaba sarf etmesi, açık ve net olması gerekir. Eşiniz bazı şeyler değişmediğinde kararlı olduğunuzu hissetmeli ve davranışlarının bir bedeli olduğunu bilmelidir.
HAYAL KIRIKLIĞI
Merhaba hocam benim sorum olacaktı: Şuan yeni bir beraberligim var fakat beraberliğimiz aslında iyi giderken sorun bende ki oda beklenti içine çok girmem ve istediğim olmadığında hayal kırıklığına uğramam halbuki karşımdaki insanın bana rahat olmam her şeyi akışına bırakmamı gibi söylemesi ama yinede bu beklenti duygumdan kurtulamıyorum neden olur bu duygu ve nasıl geçer?
Başlayan her ilişkide o ilişkinin geleceğine yönelik bir takım beklentiler ve hayallerin olması son derece normal bir durum. Bu duygu ve düşünceler gerçekçi ve duruma uygun olduğu sürece genellikle hayal kırıklığı yaşanmaz. Ancak siz bu duyguyu sık sık her durumda ve ilişkide yaşıyorsanız kendi psikolojik yapınızdan kaynaklanan bazı hassasiyetleriniz olabilir. Çocukluk yaşantısında istedikleri kolayca yerine getirilen, reddedilmeye alışmamış, engellenmeye karşı toleransı düşük kişiler ileriki yaşantılarında zorluk çekebilir, istedikleri olmadığında bunu kişiselleştirerek sanki reddedilen istedikleri değilde kendileriymiş gibi üzülebilirler. Bu durum birlikte olunan kişiler içinde yorucu ve ilişkileri bozucu olabilir. Eğer çok sık tekrar eden bir durumsa bunun nedenlerini ve çözüm yollarını bulmaya yardımcı olacak psikolojik bir destek almanız önerilebilir.
EŞİMLE ÇOCUKLAR KONUSUNDA ANLAŞAMIYORUZ
İyi günler Kemal bey.Ben 37 yaşında 9 yıllık evli ve 7 yaşında bir kız çocuğu annesiyim.Eşim ve benim 2. evliliğimiz.Onun ilk eşinden 2 kızı daha var.Ben uzun zamandır 2. kez anne olmak istiyorum.Ama eşim kendine göre haklı nedenlerden bu konuya kesinlikle yanaşmıyor.Kızım ve diğer ablaları arasında kardeşlik bağı hiç yok onların annelerinin . Evliliğindem 1 kardeşleri daha oldu ve onu bağırlarına bastılar.Kızım şimdi sürekli bu konuyu açıyor benim neden kardeşim yok diye.Bende eşimin bana haksızlık yaptığının ve bencilce davrandığını düşünüyoru ve ona karşı inanılmaz öfke beslemeye başladım.Bu cinselliğimize yansıdı.Kafam çok karışık ne yapacağımı bilmiyorum.Tekrar anne olmayı da çok arzuluyorum.Kararsızım çünkü eğer bu konuda eşim tavrını devam ettirir ileride bu isteğim had safhaya ulaşırsa sanırım ona öfkem kine dönüşecek.Kızıma da haksızlık yapıyoruz diye öfkem daha da çoğalıyor.Görüşlerinize ihtiyacım var.Teşekkür ederim
İkinci evlilikler ve önceki evliliklerden olan çocuklarla yaşama, artan boşanmalarla birlikte bizim toplumumuzda son zamanlarda gittikçe sık görülen ancak henüz hazır olmadığımız ve nasıl davranılacağını bilmediğimiz bir olgu. Batı toplumları bu durumla bizden çok daha erken tanıştıkları için bir takım kurallar hem kanun düzeyinde hem de sosyal anlamda yerleşmiş durumda, boşanmalarda ve yeniden evlenmelerde kimin çocuğu kiminle kalacak, ne zaman gelecek ne zaman gidecek bellidir ve bu kültür içinde büyüyen çocuklar da bunu kanıksadıkları için üvey anne ve babalarla üvey kardeşlerle ilişkilerde nispeten daha az çatışma görülür. Benim bu konuyla ilgili makalemde de belirttiğim gibi, ikinci evliliklerde temel sorun çocukların , bu evliliği nasıl gördüğü, onaylayıp onaylamadıkları ve tutumları oluyor. Bir arada yaşamanın zorunlu kıldığı ortak alanların kullanımı ve sınır ihlalleri, haksızlığa uğramışlık duyguları, sevdikleri anne yada babalarının bir başka kadın veya erkek tarafından ellerinden alındığı seklindeki düşüncelerin yarattığı öfke ve benzeri negatif duygular ailede ki arzulanan huzur ve mutluluğun oluşmasını engelleyebiliyor. Anneler çocuklarıyla daha ilgili oldukları için eşinizin çocukları anneden olan kardeşlerini daha kolay benimsemiş olabilirler. Bu sorunların eş ilişkisini bozma noktasına gelmesi ve eşinize karşı öfke geliştirmesi işinizi daha da güçleştirir, çocuklar anne-baba arasındaki çatlağı kolayca fark edip bunu daha da genişletebilirler. Eşinizle ne kadar yakın olur birlikte hareket ederseniz o kadar başa çıkmanız kolay olur. Sizin birbirinizle olan sıkı bağınızı gören çocuklar durumu daha kolay kabullenir ve kolay uyum sağlarlar. Bir diğer önemli konuda çocuklara karşı adil olduğunuzu hissettirmeniz, bununla ilgili şikâyetlerde oturup konuşarak ortak çözümler üretmeniz. Sizin farklı nedenlerle bir araya gelseniz de bir aile olduğunuzu, bazı güçlüklerle birlikte mücadele edeceğinizi sık sık tekrar edin, hakem rolüne bürünmeyin, bırakın sorunları kendi aralarında halletsinler, eşinizin çocuklarına kızınızla ilgili sorumluluklar vermeye çalışın, insanlar bir şeye emek verdikleri ölçüde sahip çıkarlar. İkinci evlilikler zordur ama imkânsız değildir, çocuklar bir gün evden uçup gittiklerinde siz eşinizle baş başa kalacaksınız. Eş ilişkisini ebeveyn ilişkisinde daha önemli tutup birlikte hareket ettiğinizde her şey daha kolay çözülür.
EŞİMİN KUMAR TUTKUSU
hocam merhabalar;eşimle uzun yıllar flört ederek severek evlendik ve şuan 7 yıllık evliyim 5,5 yaşında bir oğlumuz var fakat eşimle iletişimimiz hiç iyi değil. ikimizde birbirimizi anlamıyoruz o bana değer vermiyor bunu hissediyorum artık. eşim sanal kumar oynayarak maddi bi çöküşe sebep oldu ve bu defalarca tekrarlandı bense hep yanında oldum herseferinde toparladık olayı şuandada borcumuz çok ama sonuçta ödüyoruz ve bana söz verdi bir daha yapmıyacağım diye ama ben ona hiç güvenmiyorum ve güvenmediğimi sık sık dile getiryorum oda bundan çok rahatsız oluyor veya farklı bir konu için tartışırken onun hatalarını yüzüne vuruyorum hep konuyu kumara getiriyorum nasıl oluyorsa bende anlamıyorum ve durum böyle olunca eşimde benimde hiç konuşmak istemiyor hep çok konuştuğumu söylüyor ve hatta beni dinlemiyor benim söylediklerimin hiç önemi yokmuş gibi tavırlar sergiliyor. bense her seferinde onu affederek hatamı yaptım bilmiyorum ona karşı küsüyorum ve hemen barışıyorum tavrımı koyamıyorum ne yapmalıyım
Evlilik ilişkilerinde zaman zaman böyle herşeyin kötüye gittiǧini, çözümsüz kalındıǧını düşündüren, temel güven duygusunun sarsıldıǧı dönemler olur. Kumar tutkusunu onaylamakla birlikte her baǧımlıǧın kendine özgü dinamikleri vardır ve eşinizin neden kumar oynadıǧı, hayatındaki hangi eksikliǧi kumar oynayarak kapattıǧını anlamadıkça deǧişmesini beklemek hayal kırıklıǧı olur. Anlatıklarınızdan yaşadıklarınızın aranızdaki iletişimi oldukça bozduǧu ve çift ilişkinizi olumsuz etkilediǧi görülüyor. Geçmişe dönük pişmanlık yaşamayın, evliliǧinizi kurtarmak için eşinizi affetmiş, fedakarlık yapmış olabilirsiniz, belkide o an verdiǧiniz kararlar içinde bulunduǧunuz durum için en doǧru kararlardı. Ancak geldiǧiniz şu noktada süreç tıkanmış görünüyyor, burada dikkat etmeniz gereken şey, eşinizin kumar oynaması yaşadıǧınız iletişim sorunlarının bir sonucumu yoksa bu sorunların nedenimidir ? Eǧer öyleyse bunda sizin bir payınıza düşen sorumluluklar neler, ve bir şeyleri deǧiştirmek için kendi adınıza neler yapabilirsiniz ? Onunla evin dışında sakin bir ortamda konuşarak bu sorunun ikinizin sorunu olduǧunu, evliliǧiniz için üzerinize düşeni yapmaya hazır olduǧunuzu, gerekirse profesyonel bir yardım alabileceǧini, ancak onunda sizin güveninizi tekrar kazanmak için ciddi ve inandırıcı adımlar atması gerektiǧini, çünkü artık tahammül edemiyeceǧinizi söyleyin. Kararlı olduǧunuzu görmeli. Kavgalarınızda eskileri getirmeyin ve tartışmalarınızı şimdi-burada prensibiyle yalnızca bir soruna odaklı ve onu çözmek için yapın. Eşlerin cinsel olarak birbirlerine yaklaşmaları önemlidir, cinsel hayatını fantazilerle renklendirerek, bugüne kadar denemediǧiniz aşk oyunlarıyla eşinize kumardan daha heyecanlı seçenekler sunun. Herşeye raǧmen sorunlarınız çözülmüyorsa gerisinde başka yapısal nedenler olabilir, bir evlilik ve çift terapisinden profesyonel bir yardım alın.
Saygılar.
MUTSUZLUK, KARAMSARLIK
Dr. Bey merhaba; ben üçbuçuk yıllık evliyim, eşimle bir aydır konuşmuyoruz ve ayrı odalarda yatıyoruz. Ben çalışan bir anneyi, evlendiǧimizden beri eşimin bekarken ticaret yapıp borçlandıı paraları ödüyoruz. Eşim ailesine çok düşkün, onunla konuşarak anlaşamıyoruz, bende susmayı tercih ettim.Konuştuǧumuz zaman özellikle ben çok kırıcı ve hakaret ederek konuşuyorum, sorunlarımı üzülürler diye kendi ailemle bile paylaşamıyorum .Kendimi çok yalnız, hayattan ümitsiz, karamsar ve mutsuz hissediyorum. Beni hayata baǧlayan tek şy bebeǧim..Bebeǧi olmasa ne eşime nede ailesine tahammül edebilirim. Sizden ricam ne yapabileceǧim konusunda beni yöneldirmeniz, önereceǧiniz bir ilaç varmı ? Şimdiden teşekkürler
Ben doktor olmadıǧım için ilaç tavsiyesinde bulunamıyorum. Evlilikteki çatışmalar insan yaşamındaki problemlerin en rahatsız edici olanlarından biridir. Her evlilikte bazı problemler yaşanır ancak kimi zaman problemler çiftlerin derin bir hayal kırıklığı yaşamasına ve evliliğin devamını sorgulamaya kadar varabilir. Oysa bu olumsuz gidişi durdurmak mümkündür. Çiftler bunu bazen kendi çabalarıyla, problem çözme becerileri geliştirerek başarabilseler de çoğu zaman profesyonel bir yardım gerekmekte ve evlilik terapisine ihtiyaç doğmaktadır.
Çatışmalı evlilikler çoğu insanın evlilik yaşamındaki iniş çıkışlardan farklı bir durum arz eder. Sorunlu evliliklerde ilişkideki hayal kırıklığı öyle bir gelip bir gitmez, ara sıra hissedilen bir duygu değil süreğendir ve kişiler evliliklerinden derin bir tatminsizlik duyarlar. Bu tür evliliklerde sık ve giderek şiddeti artan kavgalar yaşanır. Kavgalar çözüme götürmez, sadece tükenmişlik hissi yaratır. Ama sorunlu evliliklerdeki ilişki her zaman kavgalı değildir. Bazı evliliklerde kavga yoktur ancak ilişki kaliteli değildir, eşler birbirlerinden tamamen kopukturlar; birbirleri için bir şeyler yapmayı ve iletişimi tamamen keserler, bu durumda evlilik yaşamında işler daha da kötüye gitmeye başlar.
Çözüme kavuşmayan sık tartışmalar, sizinde şu anda hissettiǧiniz gibi olumlu duyguların kaybı, arkadaşlık, seks ve canlılığın azalması evliliğin sorunlu olduğunun işaretleridir. Önemsememe, içe çekilme, şiddet ve bağlantının tümüyle kopuk olması söz konusuysa eğer evliliğin büyük bir problem içinde olduğunu ve bir şeyler yapılmazsa daha kötüye gitme riskinin yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Yatakların ayrılması fiziksel olarak yakınlaşmayı ve diǧer eşin sıcaklıǧını engellediǧi için yabancılaşmayı ve duygusal anlamda da kopmayı saǧlar. Cinsel birliktelik eş ilişkisinde vazgeçilmezlerdendir. Eşlerin birbirine en yakın olduǧu, bütünleştiǧi, her türlü öfke ve kırgınlıǧın kapının arkasında birakıldıǧı özel anlardır ve ilişkideki sıcaklıǧı, sevgi ve tutkuyu saǧlar. Eşinizin ailesine düşkünlüǧü, konuşup anlaşarak ve herkesin üzerinde uzlaşabileceǧi belli kurallar oluşturularak yeniden yapılandırılabilir. Kavgalarda suçlayıcı ve saldırgan bir dil kullanmak yerine duyguların « ben……hissediyorum » şeklinde ifade edildiǧi, yakınmaların istek ve dilekler olarak söylendiǧi bir dil kullanıldıǧında, söylenelerin duyulma ve anlaşılma şansı daha fazla olur. Duygularınızı susarak arya duvar örmek yerine doǧru şekilde ifade etmeye çalışın, eşinize model olun.
Eşinizle birlikte kaliteli zaman geçirmeniz, ona kendisinin özel ve deǧerli olduǧunu hissettirmeniz, tekrar yataklarınızı birleştirip, birlikte duş almanız kişa sürede etkisini gösterek ilişkinizde arzu ettiǧiniz olumlu deǧişımleri saǧlayacaktır.
Saygılar
DİLİMDEKİ TAT BOZUKLUǦU
hocam merhaba yaklaşık 2 haftadır dilimin sağ tarafında tat bozukluğu var tat alamıyorum ve uyuşma oluyor gitmediğim doktor kalmadı en son psikolojik olabileceği söylendi dün psikiyatriye gittim devlet hastanesine beni sadece 3 dakika dinleyip selectra 50 mg vecedrina 25 mg ilaç verdi..uyku prolemi yaşıyorum bu aralaar selectrayı içtim ve kafamı kaldıramadım son 24 saatim yatak ta uyumakla geçti..cedrinayı henüz içmedim siz ne düşünüyorsunuz ilaçlar cokmu ağır geliyor cedrina sizofren hastalarında kullanılıyormuş daha cok sizce kullanmalımıyım..selectrayıda kırıp yarısını içsem bir sorun olurmu??acil cevap verirseniz cok sevinirim şimdiden cok teşekkür ederim
Geciken cevap için kusura bakmayın. Ben doktor olmadıǧım için ilaçlar konusunda görüş bildiremiyorum. Uyku proplemleri, uyuşma gibi belirtiler depresyon belirtilerine benziyor ancak çok az veri ile kesin bir şeyler söylemek oldukça güç. Doktorlar genellikle bir ilaç verirken yan etkilerini hesaba katarak verirler ve hastaların bilgilendirirler. Ancak devlet hastanlerinde aşırı yogunluktan hastalarla yeteri kadar ilgilenme, ilaçlar ve tedavi seçenekleri hakkında yeterli bilgi verme her zaman mümkün olmuyor. Kullandıgınız ilaçlar agır gelmişolabilir, zaten doktorlar ancak ikinci görüşmede sonra size daha uygun bir ilaç verebilirler. Bu yuzden ilk defa ilaç yazdıklarında “kullan bir ay sonra gel” diyerek ilacın tesirini, etki ve yan etkilerini duymak isterler. Tek başına medikal tedavinin yeterli olmadıgı durumlarda psikoterapi destegi de gerekebilir, yine de en dogru yönlendirmeyi doktorunuz yapacaktır, onun bilgisi dışında başka bir ilaç kullanmak yada kullandıgınız bir ilacı bırakmak yada dozajiyla oynamak tedavi sürecini aksatır.
KIZIM BARMAǦINI EMİYOR
Merhaba sayın hocam,benim 2,5 yaşındaki kızımla ilgili sorum olacak size.5 aylıktı parmak emmeye başladı,çok engellemedim önceleri,emziğe alıştırmak için çok zorladım ama.sonrasında pes ettim.internetten araştırdığım kadarıyla 2 yaşına kadar görmezden gelin kanısına vardım ve 2 yaşında müdahale etmeye başladım.çok büyük savaşlar verdik,psikolojik olarak biraz örseledim diyebilirim üzülerek.parmağı çok kötü yara oluyordu asıl inat etmemdeki etken buydu aslında,yara olmuyor şimdi o yüzden hiç uğraşmıyorum emmeye tam gaz devam ediyor.sadece uyurken değil,gün içindede çoğunlukla ağzında parmak.bu sırada bir huy daha geliştirdi,diğer eliyle emdiği parmak kolundaki giysisiyle oynuyor.yazın benim kolumdaki kıyafetle oynuyordu şimdi kendine çevirdi,parmak emme gibi vazgeçilmez birşey oldu,hırka,mont vs. kolundaki giysiyi kapatacak birşey giymek istemiyor.banyo sonrası atletini giyince ödü kopuyor kısa diye,üzerini giydirince rahatlıyor.kaygılanmaya başladım,bana bir yol gösterin lütfen.teşekkür ederim.
Çocuklar genellikle diş çıkarırken, uykuya dalarken, yeni bir kardeşleri olduǧunda parmak emme davranışını gösterebilirler veya varsa devam ettirirler. Bazen de zorlukla karşılaştıklarında, utandıklarında veya veya sıkıldıklarında bu duygularını gizlemek için .parmak emebilirler. Anne ve baba çocuğu bu alışkanlıktan vazgeçirmek için ne kadar çok çaba gösterirse bunun yarattıǧı kaygıyla baş etmek için çocuk o kadar fazla parmak emer ve deǧiştirmemekte direnir. Parmak emmenin çocukta 4 yaşına doğru kaybolması gerekir. Ama 5 yaşına kadar çocuğun parmağını emmesi normaldir ve bir zararı yoktur. Eğer bu davranış beş yaşından sonra hala bitmemiş ve okul çağında da devam ediyorsa o zaman bir sorun var demektir, bunun için hemen tedbir alınması gerekir Sizin kızınız henüz bu yaşta deǧil ancak parmalarını yara yapacak kadar emmesi ve giysilerinin kollarıyla oynaması kaygı verici. Böyle kendini tekrarlayan streotip davranışlar otistik çocuklarda görülmekle birlikte yoǧun kaygı altında diǧer çocuklarlada da görülebiliyor. Bunun karşısında sakin olmak, telaşa kapılmayıp sabırlı bir şekilde bu davranışıyla ilgilenmelisiniz. Çocuk söylenenleri anlayabildiǧi ölçüde onunla konuşulmalı, bu davranışının güzel bir davranış olmadığını bu yüzden mikrop kapıp hasta olabileǧi anlatılmalıdır. Çocuğun ilk dişleri çıkmaya başladığında damakları kaşınacağından parmağını sürekli ağzına götürebilir. Bu durumda yumuşak bir oyuncak (dişlik vb.) çocuğa verilerek ağzına alınması sağlanabilir. Parma emme davranışının altında ki bir diğer nedende yeni bir kardeşin olmasıdır. Yeni gelen kardeş sebebiyle çocuk bu davranışı göstermeye başlamış ise çocuklar arasında eşit sevgi sağlayıp, çocukla konuşarak kendisinin ayrı bir yeri olduğunun ve kendisini çok sevdiklerini çocuğa anlatmalısınız. Çocuğun bu hareketten vazgeçmesi için baskıcı davranmayın. Ona ceza vermeyin ve bağırmayın. Bu hareketler vazgeçireceğine daha da çok artmasına neden olur. Çocuklarda bu tip davranışların ortaya çıkmasında bir diǧer neden ise aşırı kaygılı bir anne veya aile içindeki gergin ve çatışmalı ortamdır. Eǧer çocuk böyle bir ortam içindeyse, anne-babasının kavgalarına şahit oluyorsa kendini güvende hissetmiyecek, duygusal anlamda gerileyerek önceki yaş dönemlerine özgü savunma mekanızmalarına sıǧınacaktır. Parmak emme, oyuncak bir pelüşe aşırı baǧlanma, tırnak yeme, mastürbasyon gibi dvaranış sorunları yoǧun stres altında stresle başetmek için geliştirilen savunma mekanizmalarıdır. Eğer çocuk oyun oynamıyor ve boş zamanında yapacak bir faaliyet bulamıyorsa, bu davranışı kesinlikle gösterecektir. Bu nedenle çocuǧunuzu rahatlatın, güven verin, sık sık ona dokunun, birlikte oyun oynayın, ona ellerini meşgul edecek oyuncaklar alın, oynaması için onu yönlendirin, dikkatini başka şeylere çekin, zamanla düzelecektir. Düzelme olmazsa bir pediyatr’dan yardım alabilirsiniz.
NE YAPACAǦIMI BİLMİYORUM
Merhabalar ben takıntılı biriydim kendimi tanımadığımdan bahsetmiştim size. Şuan aklımı karıştıran birşey daha var ben bu konuları daha öncede tekrar tekrar yaşıyorum ilişkilerimi olumsuzluklarımı mastürbasyonu hep yaşantımı yönettiği saplantısı içindeydim. Yine hayatıma birini aldım bu defa tarafsız irdelemedim istemediğim karakterini beğenmediğim birisiydi, tek düşündüğüm hayatıma birisini almaktı. Sevmesini bilmediğim için birçok ilişki yaşadım. Şimdi birisi var gerçekten tanımak istediğim birisi bunu yüreğim söyledi anlıktı ve ben onu tanımak istediğimi farkettim. Aynı zamanda o çocuk beni seven biriymiş ve ben bunu geç öğrendim. Şans verdiğim diğer çocukla beni gördüğü için şimdi beni önemsemediğini söylemiş. Ben sanırım hayatıma alacağım kişiyi kaybettim. Ne yapmalıyım ben bana bir çözüm önerirmisiniz.
Hayatınızda bazı şeyler sebebini anlamadıǧınız bir şekilde sürekli tekrar ediyorsa ve hep yanlış seçimler yaptıǧınızı düşünüyorsanız, sebebini ilk çocukluk dönemlerinde ebeveynlerinizle yaşadıklarınızda aramalısınız. Sevmeyi bilmemek ne demek, sizin için sevmek sevilmek ne demek, önemli ve deǧerli olmak ne demek, nasıl bir birliktelik, arıyorsunuz, bir ilişkide olmazsa olmazlarınız nelerdir ve hangi temel deǧerler üstüne yapılandırıyorsunuz, kendinizi bir ilişkide nasıl tanımlıyorsunuz, beklentileriniz ve katkınız ne olacak gibi temel soruları ve cevaplarını kendi içinizde vermedikçe kürekleri olmayan bir sandalın akıntıda sürüklendiǧi gibi bir ilişkiden diǧerine sürüklenir ve her seferinde aynı pişmanlık duygularını yaşarsınız. Size deǧer verdiǧini söyleyen biri artık önemsemediǧini söylediǧinde bir kayıp duygusu yaşıyorsunuz. Bu duygunun temelleri çok küçüklükte atılır, sevgi deposu dolmadan büyüyen kisilerde yeterli özsevgide olmadıǧı için bunu hep dışarda ararlar. Sanırım mastürbasyonda böyle kendinizi sevilmemiş hissettiǧiniz durumlarda fiziksel bir doyumla bunu aramanın bir şekli. Deneyimli bir psikoterapistle bu savunma mekanizmalarını daha iyi anlayıp çözerek geleceginizi yeniden yapılandırabilir, doǧru kararlarla mutlu bir yaşam sürebilirsiniz.
YARDIMA İHTİYACIM VAR
Ben kendimi mutsuz yorgun sinirli hissediyorum beynimde bir yer var ve düğümleniyor ağlarken ellerim uyuşuyor bazen çok yorgunum bazen hiç uyumadan enerjim çok fazla aynaya her baktığımda çirkin bir kız görüyorum 16 yaşındayım belki ergenlikten ama çok yoruldum bu durumdan saçlarım dökülüyor çok fazla doktor psikolojik dedi ama ailem normal hiç bir büyük olay yaşamadım ama kendime güvenemiyorum bir ara bileklerimi kesmiştim bunun rahatlatacağını düşündüm filmlerde görmüştüm ama kısa süre iyi geldi uykuya dalamıyorum ama sanırım ben abartıyorum herkes böyle değil mi 16 yaşındayım bu yaşlarda normal gibi ama sabah mutluyken birden bire kendimden nefret etmekten bıktım aynaya bakınca kendimi çirkin bulmak ölmeyi denemiştim eskiden ama hep yarı yolda döndüm ve bazen yemek yiyemiyorum ciddi bir şey mi ne yapmalıyım yemek yemeyi unutmam normal mi ergenlik herkeste böyle mi saçlarımın dökülmesine engel olmak istiyorum yetersizim her açıdan kel olmak istemiyorum çirkin ve ergenim sanırım
İçinde bulunduǧunuz ergenlik döneminde bu tip duygusal iniş çıkışlar normal olmakla birlikte sizdeki kadar yoǧun yaşanması, bileklerinizi kesmeniz, yeme ve uyku bozuklukları, kendinize karşı aşırı öfkeli olmanız profesyonel anlamda bir yardıma ihtiyaç duyduǧunuzu düşündürüyor. Vakit kaybetmeden ailenizle birlikte bir psikiyatri uzmanına görünmenizi öneririm.
KIZIM EVLENMEDEN CİNSELLİK YAŞIYOR
Kızım 20 yaşında erkek arkadaşı ile cinsellik yaşadığını biliyorum oda bildiğimi biliyor ve kullanıldığını söyledim ama beni dinlemiyor bu konudan da kimseye bahsedemiyorum.iyi bir okul hayatı var bunu da mahvetsin istemiyorum çözümsü züm ne olur yardım edin ben ne yapmalıyım?
Hızla deǧişen Dünya’da yazılı ve görsel medyanın etkisiyle bazı toplumsal ve ahlaki deǧerler, gelenek ve görenekler popüler kültürden nasibini alıyor. Cinsellikle ilgili inanışlar, kurallar ve davranışlar da bunun dışında deǧil. Belliki sizin için sorun oluşturan bu davranış kızınız için bir sorun oluşturmuyor. 20 yaşında üniversiteye giden birine zorla hiç birşey yaptıramazsınız, hatta ters tepebilir. Onunla bunları konuşabiliyor olmanız hala güvene dayalı bir iletişiminiz olduǧunu gösteriyor. Otoriter, kural koyucu bir ebeveyn rolünden çıkarak daha ziyade onunla aynı tarafta yer alan, onun zarar görmesi durumunda üzülecek biri olduǧunuzu gösterin. Onunla bu davranışı ve sonuçları hakkında iki sırdaş gibi konuşup, yargılayıp suçlamadan bilgilendirici olun ve seçimlerine saygı duyduǧunuzu ve her zaman sevmeye devam edeceǧinizi belirtin. Davranışlarının sorumluluǧunu ona bıraktıǧınızda olgunlaşması ve doǧru seçimler yapması için de bir fırsat vermiş olursunuz. Böylece size inat bir durum varsa onu da engellemiş olursunuz. Biliyorum bu söylediklerimin yapılması size kolay gelmeyecektir, ama zorla bir şey olmuyor ve kırılmalara yol açıyor. Ancak onun yanında olduǧunuz sürece onu etkileyebilir ve koruyabilirsiniz, iletişime kapandıǧında sizden uzaklaştıǧında etkileme olanaǧınızda kalmaz.
PSİKOLOJİM BOZULDU
Hocam mrb ben 28 yaşındayım iki yaşında bir kızım var. Arada sinirlenip ona bağırıyorum sonrada çok üzülüyorum. Kendimi parçalıyorum daha o ufak ne anladı şimdi senin bağırmandan diye kötü bir annmiyim ben diye sorup duruyorum kendime. Birde gece yatağa yatınca kafamdan binbir türlü şey geçiyo bana bişey olursa, çocuguma birşey olursa, kocama, anneme babama kardeşlerime fesfeseleniyorum çok. Benim 2 yıl evvel HPV teşhis edildi gereken hersey yapıldı, kocam en iyi yerlerde muayene ettirdi su zamanan kadarda hiçbirsey cıkmadı bütün sonuclarım temiz geliyo. 9 subatta kontrolum var telaşı şimdiden sardı beni 2 yıllık surecte cok cok yoruldum, psıkolojım bozuldu devamlı kendımı hasta görüyorum hersey iyi olsada. Hocam ne olur durumu değerlendirin şimdiden cevabınız için teşekkürlerimi sunarım.
Yazdıklarınızdan oldukça kaygılı bir yapınız olduǧu anlaşılıyor. HPV gibi tedavisi zor ve sıkıntılı bir hastalıǧınızın olmasıda zaten var olan kaygılarınızın üstüne tuz biber ekmiş. Önceki kontrollerde temiz çıkması kontrol altında olduǧunu gösteriyor. Çocuk sahibi olmak Dünya’nın en güzel duygularından biri olmakla birlikte, beraberinde getirdiǧi sorumlulukluklar, başına bir şey geleceǧi korkuları, iyi yetiştirememe, iyi anne olamama gibi düşüncelerden dolayı çok zor ve meşakkatli bir uǧraştır ve hemen her annenin zaman zaman sabrının taştıǧı kendini kaybedip, öfkelendiǧi, baǧırdıǧı zamanlar olur. Bunlar normaldir ve çocuǧun sınırlarını öǧrenmek için ihtiyaç duyduǧu eǧitimin bir parçasıdır. Abartılı olmadıǧı ve şiddete başvurmadıǧınız sürece sorun oluşturmaz, o nedenle asla kötü bir anne olduǧunuzu düşünmeyin. Vesveseleriniz (takıntılı düşünce) kaygılı olmanızla ilgili, bunlarla gerçekliǧini sorgulayarak, somut kanıtlar arayarak baş edebilirsiniz. Kaygı bozukluǧu genellikle depresif belirtilerle birlikte görülür. Sizde de hem karamsar düşüncelerinizden, devamlı kendinizi hasta bulmanızdan, sevdiklerinizi kaybetme korkularınızdan , hemde HPV hastalıǧı ve psikolojik yorgunluktan dolayı bazı depresif belirtilerin var olduǧunu düşündüm. Bu şikayetlerinizin artarak devam etmesi halinde bir uzmana görünmenizi öneririm.