İkinci Evlilikler
Hızlı toplumsal değişim ve artan boşanmalar ikinci evliliklerin de daha sık görülmesine yol açtı. Bundan 15-20 önce boşanan çiftlerin sayısı çok daha azdı. Öte yandan boşanan bir erkek kolayca evlenebilirken, aynı durumdaki bir kadın evliliği uzak bir ihtimal olarak görüp kendini çocuklarına adıyordu. Zaman içinde boşanmak ne kadar doğal bir hale geldiyse yeniden evlenmek de o kadar doğal bir hale gelmeye, toplum tarafından yadırganmadan daha kolay kabul görmeye başladı. İstatistikler Türkiye’de kadınların üçte ikisinin erkeklerin ise dörtte üçünün ikinci defa evlendiğini gösteriyor. İki evlilik arasındaki bekleme süresinin genellikle 3-5 yıl arasında olduğu görülürken, bu sürenin erkeklerde daha kısa, kadınlarda daha uzun olduğu dikkat çekiyor. İlk bakışta ikinci evliliğin başarılı olma şansının birinciden daha fazla olduğu düşünülebilir. Önceki evlilikten edinilen tecrübeler, hataların ve yanlışların farkına varılması, yaşın ilerlemesiyle gerçekleşen olgunlaşmanın her türlü sorunu çözeceği zannediliyor. Ama ne yazık ki istatistikler durumun böyle olmadığını ortaya koyuyor. Amerika ve Fransa’da yapılan araştırmalar, ikinci evliliklerde boşanma oranlarının ilk evliliklerdekinden daha fazla olduğunu gösteriyor. Birinci evliliklerde boşanma oranı yüzde 30 ile beşinci yıldan sonra olurken sonraki evlilikte bu oran %37’ye çıkıyor ve genellikle ilk beş yıl içinde gerçekleşiyor.
İKİNCİ EVLİLİKLERDE BEKLENTİLER GERÇEKÇİ OLMALI
İkinci evlilikler bazı özel nedenlerden dolayı en az ilki kadar hassastır. İlk evlilikte yaşanan hayal kırıklığının etkisi, sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesine neden olur. Kimi zaman ilk evliliğin tam tersi, bir evlilik beklentisi olurken bazen de boşanılan eş bütün olumsuzlukların tek sorumlusu olarak görülüp aynı hataları tekrar etme eğilimi söz konusudur. Her iki durumda da gerçekçi beklentilerden değil, duygusal tepkilerden yola çıkıldığı için ikinci evlilikte de sorunlar yaşanabilir. Ayrıca ilk evliliklerden olan çocuklar ve bu çocukların anne ya da babalarının yeniden evlenmelerini kabullenmemeleri her şeyi daha da zorlaştırabilir.
YÜKSEK BOŞANMA ORANLARINA RAǦMEN İNSANLAR NEDEN YENİDEN EVLENİYORLAR?
Yaşanan ilk evlilik tecrübesi kötüde olsa istatistikler 3 kişiden en az birinin “mutluluǧu bulmak” için tekrar nikah memuruna “Evet” dediǧini gösteriyor. Her insanın ikinci evliliği yaparken kendine göre öncelikleri farklı olmakla birlikte, bazı ortak noktalar vardır: Bunlar arasında, yeni bir başlangıç yapma, mutlu olma, bir aileye sahip olma, yalnızlıktan kurtulma, hayatın getirdiği sorumlulukları paylaşma, çocuklarını yalnız büyütmeme isteği, eski hatalarından ders çıkardığını düşünerek bu sefer mutlu olacağına inanma, eski eşe nispet yapma, kaybolan özgüveni tekrar kazanma arzusunu sayabiliriz.
YAŞANAN HER ŞEY GEÇMİŞİ HATIRLATIR
İlk evlilikteki sorunlar, boşanmanın yarattığı derin yaralar ve başarısızlık duygusu kolay kolay iyileşmez. Kişi yeni bir yolculuğa “Bu sefer başaracağım” düşüncesiyle çıkar. İkinci evlilikler kimi zaman da ilkinin yaralarını iyileştirmek ve evliliği sürdürebildiğini ispat etmek için yapılır. Bu durum cinsel hayat için de geçerlidir. Eşler, en azından evliliğin ilk yıllarında kendilerinin eski eşle kıyaslandıkları kaygısını yaşarlar ve olmayan rakibe karşı üstünlük sağlamak için abartılı cinsel davranışlar sergileyebilirler. Benzer durum diğer davranışlarda da görülerek doğal olmayan bir değişim yaşanabilir. Olması gereken ise kişinin özünden uzaklaşmaması, doğal ve dürüst davranmasıdır. Yeniden evlenirken geçmişin üzerine kesinlikle bir çizgi çekilmeli, önceki evlilik ve eşle asla karşılaştırma veya kıyas yapılmamalıdır. Özellikle kavgalarda, zor dönemlerde eşe karşı üstünlük kurmak veya onun canını acıtmak için geçmiş hatalar koz olarak kullanılmamalıdır. Evlilik kararı verilirken seçilen eşin iyisiyle, kötüsüyle bir geçmişinin olduğu kabul edilmeli ve unutulmamalıdır.
GİZLİ SABOTAJCILAR: ÇOCUKLAR
Bir danışanım “Eşimin ilk evliliğinden olan 2 çocuğuyla aynı evde kalıyoruz. Çocuklara her ne kadar iyi davranıp özen göstersem de beni istemedikleri çok belli. Bunu hoş karşılıyorum fakat bana çok kötü davranıyorlar. Bazen çok çaresiz kalıyor, yok yere eşimle kavga ediyorum,” demişti. 1965 yapımı “Neşeli Günler” filmi bu konuda çocukların yapabileceklerine güzel bir örnektir. İkinci evlilikler tabii ki her zaman toz pembe olmaz. Evliliğin başarı olmasında çocukların tepkileri kritik öneme sahip. Böyle bir karar alındığında ebeveynlerin karşısına ilk sorun olarak çocuklarının olumsuz tepkileri çıkar. Boşanma sonrasında çocuğun hayal dünyasında bir gün annesi ile babasının tekrar birleşeceği fantezisi hep devam eder ve yeni eşi bunun önünde bir engel olarak görür. Bazen çocuklar anneye ya da babaya karşı özel bir bağ geliştirebilir ve yeni evliliği kendilerine yapılmış bir ihanet olarak algılayabilirler. Çoğu zaman çocuklar bu olumsuz duyguların çözümünü yeni eşi bıktırıp uzaklaştırarak evliliği bozmakta bulur. Bunun için üvey annenin veya babanın sabrının sınırlarını zorlayacak söz ve davranışlarda bulunabilir, çiftin bağlılığını test edebilir. Kendi fantastik dünyalarında bir “Külkedisi sendromu” yaratabilirler.
Yaşanan sorunlar her zaman çocuklardan kaynaklanmaz. Bazen de eşlerden biri ya da her ikisi de eşin önceki evliliğinden olan çocuklarını istemeyebilir ve mutluluğun önündeki engel olarak ya da kendi varlığı için bir tehdit olarak görebilir. Her iki durumda da adil ve hakkaniyetli olmalı evliliğin oluşumunda var olan ve kabul edilen koşulları, sorumlulukları sonradan pazarlık konusu yapmamalıdır. Birini yetişkin egosu ve özgür iradesiyle eş olarak seçip kabul eden kişi onun hayatında değerli olan kişileri de beraber kabul etmiş sayılır. Bu nedenle evlilik öncesi her şey açık, net ve dürüst olarak konuşulmalı, sonradan sorun oluşturabilecek konular saklanmamalıdır.
İKİNCİ EVLİLİK İÇİN ÇOCUKLAR AÇISINDAN KRİTİK DÖNEMLER
Kendi aralarında mutlu olan çiftin uyumu ve kararlılığı zamanla çocuklara yansır. O nedenle evlenecek kişilerin çocuklarına ebeveyn seçmek yerine kendilerine uygun bir eş seçmeleri daha doğru bir seçim olur. Bir süre sonra bu birlikteliğin artık kalıcı olduğunu ve orada kendilerine de ait bir yer bulunduğunu gören çocuklar negatif ve kışkırtıcı davranışlarını terk ederek daha uyumlu olurlar. Çocukların içinde bulunduğu yaş ve cinsiyeti ikinci evliliğe bakış açılarını ve davranışlarını etkiler. Çok küçük yaştaki çocuklar ve ergenliğini bitirmiş yetişkin sayılabilecek yaşta olanların daha az etkilendiği görülüyor. Riskli yaşlar bu arada kalan dönemdir, özellikle zaten sıkıntılı olan ergenlik dönemi bir de bir belirsizlik veya dayatmayla karşı karşıya kaldığında evin içi savaş alanına dönebilir. Eğer evlenilen kişi çocukla aynı cinsiyetteyse oluşan doğal rekabet çatışmaları artırır. Yani babayla kalan bir kız çocuk üvey anneyle ya da anneyle kalan bir erkek çocuk üvey babayla daha fazla sorun yaşayabilir. Böyle durumlarda her iki eş de son derece sabırlı ve anlayışlı olmalı, çocuklarla empati kurabilmelidir. Bu bir alışma sürecidir. Yeni durumlar çoğu zaman kaygı vericidir ve bir alışma süresine ihtiyaç vardır. Ebeveynler yeni evlilikte çatışma yerine işbirliği yaptıklarında, sorun odaklı değil, çözüm odaklı hareket ettiklerinde, adil ve özverili davrandıklarında bu sorunları aşıp hak ettikleri mutluluğu tekrar yakılabilirler.
İKİNCİ EVLİLİKTE ÇOCUKLARLA İLETİŞİM KONUSUNDA BAZI İP UÇLARI:
- Eşin çocuğunun annesi ya da babası yerine geçmeye çalışmama, çocukları anne-baba demeye zorlamama,
- Çocukların öz annesi veya babası hakkında kötü konuşmama, onunla görüşmelerini kısıtlamama,
- Bütün çocuklar arasında benim-onun demeyip olabildiğince adil davranma,
- Sevgiyi değil, saygıyı öne çıkarma, çocukların saygı duymasını sağlama ama onları yeni eşi sevmeye zorlamama,
- Çocuklarla ilgili disiplinin ve diğer kararların, eşler tarafından birlikte belirlenmesi ama öz ebeveyn tarafından uygulanması,
- Mantıklı kuralların ve sınırların olması, bunlara herkesin uyması,
- Nafaka, okul giderleri gibi maddi konularda birlikte ortak bir bütçe belirleyip bunun dışına çıkmama.
HASSAS BİR KONU: BÜTÇE
İlerleyen süreçte, sorun oluşturmaması için evliliğin başında konuşularak halledilmesi gereken bir diğer konu da ortak bütçe oluşturulmasıdır. Her iki eşin de çalıştığı, kendi kazançlarını kendilerinin idare ettiği bir dönemden ortak bütçeli bir döneme geçmek her zaman kolay olmayabilir. Önceki evlilikten olan çocukların masrafları ve nafaka gibi giderleri bazen yeni eşi rahatsız edebilir. Bunların öncelikli olarak konuşulup ortak bir karara bağlanması gerekir. Uzmanlar kişisel kazancın üçte ikisinin ortak bütçeye katılması, kalan üçte birlik bölümün de bu tip giderler için kullanılmasını öneriyorlar.
ESKİ EŞLE SINIRLAR
Başka bir önemli konu da eski eşle olan ilişkinin şeklidir. Her ne kadar evlilik bitse de anne-babalık bitmez ve çocukların ihtiyaçları doğrultusunda eski eşle zaman zaman görüşmek zorunlu olabilir. Bu ilişkinin sınırları net, yanlış anlaşılmalara olanak vermeyecek şekilde son derece formal, düzeyli ve yeni eşi rahatsız etmeyecek şekilde olmalıdır. Her türlü gizli ve saklı görüşme evlilikte ciddi güven sorunları yaratabilir. Evlenmeden önce maddi konularda konuşulmalı gelirler ve giderler, sahip olunan mülkler ve ödenmekte olan borçlar üzerinde anlaşma sağlanmalıdır.
EŞ SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİ?
Eş seçimi birçok faktörün rol oynadığı karmaşık bir olaydır. Kişi önce kendini iyi tanımalı, neyi isteyip neyi istemediğini, evlilikten ne beklediğini iyi bilmelidir. Evlenilecek kişinin çocuklarla uyumlu olması en önemli bir kriterlerden biridir. Boşanma bir fırsat olarak görülüp kendinden çok genç ya da ileri yaşta biriyle evlenmemelidir. Başlarda sorun oluşturmayan yaş farkı sonraki senelerde başta cinsel sorunlar olmak üzere ciddi uyumsuzluklara yol açabilir. Evlenecek kişinin kendine ve ailesine uygun, eğitimi, sosyal konumu, değer yargıları, dini inanışları, yaşam tarzı uyumlu, onu olduğu gibi kabul edebilecek biriyle hayatını birleştirmesi başarı şansını artırır. Kendi içsel problemlerini çözerek iç barışını sağlamış, geçmişiyle hesaplaşacak psikolojik olgunluğa ulaşmış iki insanın birlikteliğinde mutlu olmamak için neden yoktur. Böyle anne-babaların hiç şüphesiz çocuklarına da katacağı çok şey olur. Daha önce yaşanan sorunların üzerine düşünülmemiş, gerekli öz eleştiriler yapılmamışsa, biten evliliğin yaraları iyileşmemiş ve aynı davranış kalıpları devam ediyorsa yeni evlilik de risk altındadır. Genellikle evliliği kötü biten ve ilk evliliğinde hayal kırıklığı yaşayanlar tekrar evlendiklerinde yeni eşlerinden yüksek beklentileri olur. Eşler hem ilk evliliklerindeki olumlu şeyler devam etsin hem de bulamadığı ne varsa bu sefer olsun ister. Bazen de eşlerden biri bu evliliğinin de önceki gibi olacağı korkusu yaşayarak her şeyi kabullenici bir tutum takınabilirler. Gerçeklikten uzak beklentiler yeni hayal kırıklıklarına neden olur. Artıları ve eksileriyle gerçekçi beklentiler içinde evlenmelidir.
İKİNCİ BAHAR
Bütün bunlara rağmen umutsuzluğa düşmemek gerekir. Herkes hayatında yeni ve temiz bir sayfa açabilir, ve doğru kişiyle karşılaşma olasılığı her zaman vardır. Evlenecek kişiler, olaylara daha olgun ve gerçekçi bakarak çok daha mutlu ve başarılı bir evliliğin kapısını aralayabilirler. Adına “ikinci bahar” denmesinden anlaşılacağı gibi, ikinci evlilik ikinci bir hayata başlamak gibidir. İkinci evlilikte mantık daha ön plandadır, ebeveynlerin etkisi azaldığı için kişi eş seçimini daha özgürce yaparak kendi beklentilerine uygun bir eş seçebilir. Yaşanan sıkıntılar çoğu zaman evliliğin başlarında olur ama sorun ve krizler doğru yönetildiğinde mutlu ve huzurlu bir evliliği ömür boyu sürdürmek mümkündür.