Seksin Olmadığı Evlilikler
“Neredeyse iki aydır bir cinsel birlikteliğimiz yok. Bu, birbirimizi sevmediğimiz ve arzulamadığımız anlamına gelmiyor. Aslında düzgün bir evliliğimiz var ama iş hayatı ve çocuklar bizi öylesine yoruyor ki, yatak odasına gittiğimizde, aklıma gelen ilk şey uyuyup, dinlenmek oluyor”. A.N./Ankara
Seksin Olmadığı Evlilikler
“Eşimi de erken boşalma söz konusu. Beni tatmin edemediği için eşimin cinsel yönden beceriksiz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, eşim hoyratça sevişiyor. Sanırım bu nedenle, cinsel birleşmemiz kısa sürüyor ve cinsellik artık benim için hiç bir şey ifade etmiyor. Ne kadar az olursa o kadar iyi olur diyorum”. C.U./Yozgat
Bu ve buna benzer yakınmaları her geçen gün daha fazla duymaya başladık. Seks ve cinselliğin, tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar çok gündemde olduğu ve konuşulduğu günümüzde, nasıl oluyor da böyle sorunlar yaşanabiliyor?
Bu durumun, günümüzde hâlâ bir tabu olarak görüldüğünü bu nedenle de, çok fazla dile getirilmediğini fakat sanılandan çok daha fazla sayıda çiftin, böyle bir durumla karşı karşıya kaldığını söyleyen uzmanlar, evlilikte seksin bir mecburiyet olmadıǧını ancak saǧlıklı ve mutlu bir evlilik için seksin vazgeçilmez bir unsur olduğunun altını çiziyor. Hekimler ayrıca, dokunma ve fiziksel yakınlığın, insanın temel ihtiyaçlarından biri olduğunu ve bunların karşılanmadığı evliliklerde başka sorunların da ortaya çıkabileceğini savunuyor.
SEKS OLMADAN YAŞANABİLİR Mİ?
Yapılan araştırmalarda, 30-40 yaş aralığındaki insanların %15-20’si yılda yalnızca 10 defa; %20’si ayda 2 ya da 3 defa; %25’i ise ayda bir defa seks yaptığı gözlemleniyor. Ankete katılan deneklerin % 24’ü cinselliǧin çok önemli olmadığını; %3 ise tümüyle gereksiz olduğunu ifade ediyor.
Oysa Freud gibi bazı bilim adamlarına göre cinsellikten uzak bir yaşam mümkün deǧildir. Ona göre, cinsel dürtüleri (libido) kontrol etmek ve bunun yarattıǧı gerilimi giderecek cinsel eylemleri gerçekleştirebilmek, insanın temel dürtüsü ve yaşam enerjisidir. Tatmin edilmeyen cinsel dürtüler ise kendini farklı yönlerden ifade eder. Bu durum, evlilik ve çift ilişkilerinde birçok sorunun ana sebebi olabilir.
İKİ KİŞİYİ ÇİFT YAPAN ARADAKİ CİNSELLİKTİR!
Arkadaşlık ilişkisi ile aşk ilişkisini birbirinden ayıran en önemli eylem cinselliktir. Arkadaşlık ilişkinde duygusal, entellektüel ve düşüncesel yakınlık vardır. Buna cinselik eklendiğinde, adı “aşk” olur. Bu arkadaşlık ilişkisinden çok farklıdır.
CİNSEL ÇEKİM ZAMANLA NEDEN KAYBOLUYOR?
Çiftlerde cinsel isteğin ve seks yapma arzusunun azalmasında fiziksel, psikolojik ve ilişki kaynaklı birçok neden olabilir. Tedavi ortaya çıkaran nedenlere göre yapılır.
– Fiziksel sebepler: Genellikle, erkeklerde, kolestrol yüksekliǧi, şeker hastalıǧı, testesteron hormonunda azalma, çeşitli cerrahi operasyonlar ve travmalar, peyroni hastalıǧı gibi hastalıkların sebep olduǧu cinsel organ anomalileri, boşalma ve sertleşme bozuklukları; kadınlarda ise mantar hastalıǧı, genital organ siǧilleri, genital organ cerrahi operayonları, vajinal kuruluk, menapoz, vajinal şekil bozuklukları ve aǧrılı ilişki şeklinde görülebilir. Bunların yanında her iki cins için de yaş faktörü, kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonal dengesizlikler önem teşkil etmektedir.
– Cinsel istek azalması: İlişkinin başında hissedilen tutkunun zamanla azalması nedeniyle, ilişki sıklığı da azalmaya başlar. Çiftler cinsel hazlarını canlandırılmazsa tümüyle yok olabilir. Böyle bir durumla karşılaşmamak ya da karşılaşılan durumdan kurtulmak için eşlerin ilişkiyi ve arzuyu artırıcı hareketler yapması gerekmektedir.
– İlişki memnuniyetsizliği: Eşlerin yaşadıkları cinsellikten memnun olmamaları ve hayal kırıklığı yaşamaları oldukça sık görülen bir durum. Bunun zamanla düzeleceğini ve böyle bir sebepten dolayı, yolunda giden bir ilişkiyi bitirmenin yersiz olduğunu düşünebilirler. Dolayısıyla, ilişkiye baǧlılıkları uǧruna cinsellikten vazgeçerek, aslında bir fedakarlık yaptıklarını düşünürler.
– Kontrol edilemeyen öfke: Öfkeni yoǧun olduğu bu nedenle de, fikirlerin doǧrudan ifade edilemediǧi zamanlarda, eşlerden birinin diğerini, cinsel ilişkiden mahrum ederek cezalandırmayı yada intikam almayı istemesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu gibi durumlarda açık olunmalı ve konuşulmalıdır. Böylece, ilişki daha az zarar görür.
– Psikolojik sebepler: Stres, bireysel ve kişiler arası sorunlar, beden algısı ile ilgili kaygılar, anksiyete ve depresyon partnerlerin cinsel isteğini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, kişilerin birbiriyle yarış etmesi, olumsuz anılar, cinsel travmalar, ölümler ya da doğumlar, yer değiştirme vb. durumlarda isteksizliğe neden olabilmektedir. Bunların dışında, vajinismus ve erken boşalma, hem kadının hem de erkeğin cinsel isteğini olumsuz yönde etkileyen psikolojik faktörler arasında yer almaktadır.
– Cinsel mitler: Aşırı ahlakçı, cinselliǧin ayıp, günah ve pis olduǧu seklinde inanışların baz alındığı bir aile ortamında yetişmiş genç, bilinç altında aşırı günahkar duygular barındırır. Dolayısıyla, bu hurafeler doğrultusunda kişi, partnerinin ve kendisinin cinselliğe karşı beslediği duygu ve düşüncelerde düşüş yaşayabiliyor. Özellikle kadınların, cinselliği sadece erkeğe yönelik bir görev olarak görmesi ve böyle düşünerek yatağa girmesi cinsel hazlarda büyük bir düşüş yaratıyor.
– Eğitim eksikliği: Cinsel konuda eksik olunması, partnerlerin birbirlerinin ve kendilerinin organlarını tanıyabilmelerini büyük ölçüde kısıtlıyor. Hatta birçok erkek, kadının orgazm olup olmadığını bile fark edemiyor. Bu nedenle, seks sırasında çiftlerin hazları yarım kalıyor, monotonlaşması halinde ise çiftler birbiriyle seks yapmak istemiyor.
– Bağlanma ve yakınlık korkusu: Çocuklukta ya da geçmişte yaşanan birlikteliklerde bağlandığı ve yakın ilişki kurduğu kişiler tarafından terkedilen, incitilen kişilerde yaşanan bu olumsuz duygular ve travmalar zamanla genelleştirilerek, her türlü duygusal ve fiziksel yakınlaşmada bir korkuya ve uzaklaşmaya neden olur.
– Ten uyumsuzluğu: Sosyal alanlarda birbirine uyum sağlayabilen, ortak alanlara sahip olan bazı çiftler cinsel anlamda uyumlu olmayabilir. Bu çiftlerin ihtiyaçları, istekleri, beklenti ve fantezileri birbirinden çok farklıdır. Bir türlü doyumlu bir cinsellik yaşayamaz, zamanla birbirlerinden uzaklaşırlar.
EVLİLİKTE TEHLİKE ÇANLARI ÇALMAYA BAŞLARSA!
– Sessiz kalma: Diǧer evlilik ve çift sorunlarında olduǧu gibi bu sorunda da çekinmeden konuşulabilecek bir güven ortamı yaratmak ve iletişim kurmak çok önemlidir. Susmakla sorunun çözülemeyeceği sadece üstünün kapatıldığı unutulmamalıdır ve bu ilişkiler için tehlike teşkil etmektedir. Hallolmayan sorun, daha sonra çıkabilecek bir probleme dahil edilerek daha büyük bir tartışmaya neden olacaktır. Mutlu bir cinsel yaşamda, eşler arasında sadece onlara özgü bir dil olmalıdır. Eşler; neyi sevip neyi sevmediğini rahatlıkla söyleyebilmeli ve bunlar diǧer tarafından anlayışla karşılanmalıdır.
– Kıyaslama yapma: Cinsel hayatını ve eşini üçüncü şahıslarla; eski sevgili ya da eş, arkadaş, anne ve baba vb. olumsuz yönde kıyaslamak, evliliklerde ya da birlikteliklerde yapılacak en kötü şeylerden biridir. Kıyaslama yapmak ilişkiye zarar verir. Olumlu kıyaslamalar ise cinsel yaşama ayrı bir heyecan katabilir.
– Eleştiri yapma: Cinsellik, insanların eleştiriye karşı en hassas oldukları alanlardan biridir. Özelliklede erkekler, penis boyu ve performansları ile ilgili aşırı aşırı kaygılıdır. Bu nedenle, bu konuda olumlu eleştiri yapılmalı ve övgü dolu sözler söylemelisiniz.Bir süre sonra partnerinizin tavır ve tutumları olumlu yönde değişme, ilişkinizdeki sorunlarda farkedilir bir düzelme olduǧunu göreceksiniz.
– Baştan çıkarıcı ol: İlişkinin altın kurallarından biri de, bakımlı, ilgili ve ilgi çekici olmaktır. Hiç bir birliktelikte, sonsuza dek sürecek garantisi yoktur. Her eş, birliktelik süresince ilişkiyi canlı tutacak söz ve davranışlarda bulunmalıdır. Partnerler birbirine, ilk başlardaki gibi küçük jestler yapmalı, önemli günleri hatırlamalı, arada sırada dışarda birlikte vakit geçirmelidir. Zaman zaman, rutini bozan küçük erotik sürpriz ve fantaziler ise cinsel isteǧi artırarak tekrar yakınlaşmayı saǧlar.
– Çözüm yolu bulun: Yapılan her şeye rağmen, çiftin arasına giren soǧukluk giderilemiyor, bazı sorunlar çözülemiyorsa, kişiler kendi fikrini diretmekten vazgeçip ortak noktayı bulmalıdır. Cinselliǧin yaşanmadıǧı bir evliliği normal gibi görmek doǧru bir çözüm deǧildir. Bu durum, eşlerden yalnızca birinin sorunu değil, çiftin ortak sorunudur. Saǧlıklı bir iletişim kurabilmek için çaba harcanmalı gerekiyorsa bir uzmandan yardım alınmalıdır. Mutlu bir cinsel yaşamı istemek ve yaşamak herkesin hakkıdır.