Evlilikte Sorunlar, Boşanma Nedenleri, Çözüm Yolları
Toplumumuzda evlilikte bekaret aranılan bir unsurdur. Muhtemelen bu durum ilerde de önemini koruyacaktır. Bu yüzden evlilikte bekaret aranılmaktadır ve önemlidir.
Kemal Özcan, Psikolog, Evlilik ve Çift Terapisti, Cinsel Terapist, Boşanma Nedenleri
A-Medeni Kanuna göre boşanma nedenleri
B-Evlilik öncesi risk faktörleri,
C-Evlilikte sorunlar ve boşanma nedenleri,
D-Tehlike çanları ne zaman çalar, mahşerin dört atlısı
E-Çözüm yolları ve mutlu evliliǧin sırları,
F-Boşanma ve sonrası, çocuklar,
G-Son söz.
A-MEDENİ KANUNA GÖRE BOŞANMA NEDENLERİ
I. Zina
MADDE 161.- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
MADDE 162.- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
MADDE 163.- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
IV. Terk
MADDE 164.- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
V. Akıl hastalığı
MADDE 165.- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
MADDE 166.- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
B-EVLİLİK ÖNCESİ RİSK FAKTÖRLERİ
Evlilik kararını verme çok önemli bir hadisedir. Karar vermeden önce, evlenilmek istenilen bireyle evlenecek bireylerin her alanda birbirlerine uygun olup olmadıklarını değerlendirmeleri gerekir. Sağlıklı ve mutlu bir birlikteliğin dolayısıyla sağlıklı ve mutlu bir toplumun devamı açısından; gerek duygu ve düşünce gerekse sosyo kültürel ve ekonomik bağlamda bireylerin birbirleriyle uyum sağlayabilmeleri gerekir. Buda daha mantıklı ve uygun karalar verilerek sağlanabilir.
1 ) Evlenmek isteyen birey evleneceği bireyle aynı yada birbirine yakın eğitim düzeyinde olmalıdır. Evlenecek bireyler arasındaki eğitim farkı fazla olmamalıdır.
2 ) Evlenilmek istenilen birey ve ailesi ile sosyo-ekonomik ve kültürel yönden , aynı veya birbirine yakın düzeyde olunması gerekir.
3 ) Evlilikte eş seçiminde fiziksel durum ilk etapta önemli olabilir fakat daha sonra yerini farklı kriterlere bırakacaktır. Bu nedenle aranılan özelliklere sahip bir bireyle evlenmeyi düşünmek daha sağlıklı olacaktır.
4 ) Her geçen gün zorlaşan hayat şartlarını dikkate aldığımızda , bireylere çalışan biriyle evlenmelerini önermemiz daha mantıklı olacaktır.
5 ) Bireyler kendilerini psikolojik olarak evliliğe hazır hissetmeden , evlilik kararını vermemelidirler.
6 ) Aşk , evlilikte önemli bir unsur olmasına rağmen evlilikte tek kriter aşk olmamalı aşk ile mzntıǧı dengede tutmalıdırr.
7 ) Evlenecek bireylerin dini ve siyasi düşünceleri aynı veya birbirine yakın düzeyde olmalıdır.
8 ) Bireylerin birbirini kıskanması istenmeyen bir durumdur. Fakat bireylerin aşırıya kaçmamak , şartıyla yerine göre birbirini kıskanması istenilen bir davranış olabilir. Yerine göre bu duygunun ifade edilmesi de gerekebilir.
9 ) Toplumumuzda evlilikte bekaret aranılan bir unsurdur. Muhtemelen bu durum ilerde de önemini koruyacaktır. Bu yüzden evlilikte bekaret aranılmaktadır ve önemlidir.
10 ) Bireylerin çoğu evlilikte karar vermeden önce flört edilmesi gerektiğini ifade etmelerine rağmen, evliliğin daha sağlıklı ve uzun ömürlü olması için görücü usulü fakat karar öncesi bir süre flört edilerek evlilik kararı verilmelidir.
11 ) Evlenecek bireylerin sağlıklı ve uzun ömürlü bir evlilik sürdürebilmeleri için , birbirlerini anlayabilmeleri gerekir.
12 )Evlilikle ilgili beklentilerin gerçekçi olması gerekir. Hiç bir sorunun ve kavganın olmadıǧı, masallardaki gibi bir evlilik hayal etmek ilerleyen dönemlerde bu hayallerin gerçekleşmemesi sonucu mutsuzluǧa ve boşanmaya götürebilir.
13 )Flört döneminin çok uzun sürmesi,
14 )Ailenin ve çevrenin karşı çıkması ve herkese raǧmen evlenme,
C-EVLİLİKTE SORUNLAR VE BOŞANMA NEDENLERİ
-Aldatma (Erkekler için birinci sıradaki neden)
-İlgisizlik, sorumsuz davranma (Kadınlar için birinci siradaki neden)
-İletişim Problemleri:
-Eleştiri,genelleme,aklını okuma,geçmişi hatırlatma,
-Uzlaşmayı engelleyecek güç müdahaleleri, işi yokuşa sürme,
-Hep haklı olmaya çalışmak,
-Terapist yaklaşımı
-Eşi olduğu gibi kabullenmeyip değişime zorlamak
-Gerçekçi olmayan beklentiler
-Saygı ve sevginin kalmaması
-Sürekli yakınma veya sinirlilik;
-Sorumluluk almayıp suçlamak,
-Mantıǧa büründürme, hep kendini temize çıkarma
-Sözünü kesme dinlememe
-Ekonomik kriz dönemleri, işsizlik, maddi sıkıntılar ya da çok hızlı ve aşırı para kazanma,
-Ev bütçesinin tek kişini tekelinde olması, maddi baǧımlılık
-Şiddetli geçimsizlik,
-Fiziksel veya psikolojik şiddet,
-Kutsal anne sendromu,
-Cinsel sorunlar ve uyumsuzluk, eş reddi ve ya cinselliǧin bir cezalandırma aracı olarak kullanılması
-Cinsiyet rollerindeki karışıklık, cinsel yönelim bozuklukları, eşcinsel eǧilimler, pornografi baǧımlılıǧı,
-Çocukların eğitimi ve terbiyesi ile ilgili taraflar arasındaki fikir ayrılıkları,
-Taraflardan birinin ailenin baskın olması ve dışarıdan fazlaca müdahalesi
-Evliliğin monotonlaşması, heyecan katılamaması
-Kavga ve tartışmaların yüksek tondan başlaması aşağılama hakir görme
-Eşlerden birinde görülen süregelen hastalık ,rahatsızlıklar,kişilik bozuklukları
-Kumar madde bağımlılığı,alkolizm
-Evlilik yorgunluğu,
-Aşırıkıskançlık ve güvensizlik,
-Eşlerden birinin yüz kızartıcı suç işlemesi
-Aşk evliliği ve sürekli romantik bir ilişki beklentisi içinde olma,
-Engelli veya özürlü bir çocuğa sahip olmak veya bakıma muhtaç biriyle yaşama zorunluluǧu
-Çocuk yapamama, eşlerden birinin kısır olması ve diǧerinin çocuk beklentisine cevap verememesi
-Sık ve tekrarlayan kavgalar bu kavgalarda sarfedilen sözlerin varsa fiziksel şiddetin açtığı yaraların birikmesi,
-Her kavgada ayrılma boşanma tehditlerinin havada savrulması (kendini gerçekleştiren kehanet)
-Ev işlerinin paylaşılmaması, hep bir kişinin sırtında olması,
-Eşlerden birinin aileden biriyle koalisyon kurması ve diǧerini dışarda bırakması veya ona karşı bir cephe alması,
-Kadının kocasına, kocanın karısına ebeveyn gibi davranması,
-Bir eşin diǧerini sürekli başkalarıyla, kıyaslaması, onda yetersizlik ve eksiklik duygusu yaratması
-İş, arkadaş, kişisel hobiler, akraba ilişkilerini dengede tutamama ve birine çift ilişkisini ihmal edecek ölçüde fazla zaman ayırma
D-TEHLİKE ÇANLARI, MAHŞERİN DÖRT ATLISI
1-Sert başlangıç,
2-Dört atlı: Eleştiri, Hor görme, Kendini savunma, Araya duvar örme
3-Dolup taşma, her an patlamaya hazır olma
4-Saldirgan beden dili fizyolojik gerginlik,
5-Başarısız onarma girişimleri,
6-Kötü anıların çokluǧu, geçmişteki olumsuzlukları daha fazla hatırlama
E-ÇÖZÜM YOLARI VE MUTLU EVLİLİǦİN SIRLARI
1-Deǧer verdiǧini göstermek
Eşinize değer verdiğinizi göstererek başlayın. Bunu gösterebilmek için çok büyük şeyler yapmanıza gerek yok. Hiç beklenmedik bir anda eşinizin yanağına konduracağınız bir öpücük, sıcak bir bakış ya da “Seni özledim!”, “Seni düşünüyorum!” demek, yeterli olacaktır. Her insan gibi eşinizin de takdir edilmekten hoşlanacağını unutmayın. Onu takdir edebilmek için nelere değer verdiğine dikkat etmelisiniz. Bunun yaparken, “Bu gün çok güzelsin”, “Bu kıyafet sana çok yakışmış.” ya da “Sana ihtiyacım var.”, “Bu konuda haklısın.”, “Teşekkür ederim.” ve “Özür dilerim.” gibi cümleleri kullanmayı ihmal etmemelisiniz çünkü “Güzel söz yılanı bile deliğinden çıkarır”. Bu nedenle, evliliğinizi mahvedecek olan “Keşke!”, “Ben sana söylemiştim!”, “Sen zaten hep böylesin!”, “Bırak, ben yaparım!”, “Bugün canım istemiyor!” gibi cümleleri bir an önce hayatınızdan çıkarmalısınız. Eşinize değer verdiğinizi, ona karşı dürüst olarak, mutluluğunuzu ya da üzüntünüzü paylaşarak, arkadaşlarıyla arkadaş olarak, hobilerine saygı göstererek, onun için kendinizi geliştirerek, kendinizden çok fazla ödün vermeden, oluru olan konularda, fedakârlık yaparak ve kendinize bakarak gösterebilirsiniz. Bunun yanında, zihninizi okumasını beklememeli, genelleme ya da kıyaslama yapmamalı, mükemmeliyetçi olmamalı, aynı anda öfkelenmemeli, aceleci olmamalı ve sorgulamamalısınız
2-Baş başa, el ele ve göz göze sohbet etmek
Çift kafasını karıştıran, kendilerini üzen konuları, ihtiyaçlarını, isteklerini, duygularını ve sınırlarını dürüstçe ve açık olarak ifade etmeli, doğruları ilişkilerini zedelemeyecek biçimde söylemeye dikkat etmelidir. Konuşurken göz teması sürdürülmeli, dinlerken başka bir şeyle meşgul olunmamalı, duyguların açığa çıkmasına özen gösterilmeli, vücut dili gözlemlenmeli ve konuşanın sözü kesilmemelidir. Nitelikli sohbet yalnızca anlayarak dinlemeyi değil, aynı zamanda kendini açıklamayı da gerektirir.
3-Birlikte vakit geçirmek
Birlikte vakit geçirmek, çiftin ilgi duyduğu her şeyi kapsayabilir. Esas olan çiftin odaklanmış ilgiyle birbirine bütün dikkatini vermesi, birlikte kaliteli ve nitelikli vakit geçirmesidir. Amaç birlikte bir şey yaşamak, bu yaşantıyı tamamlamak ve gelecekte yararlanılacak bir hatıra bankası oluşturmaktır. Bu banka sevginin sembolü ve sesi olacaktır.
4-Sevişmek, araya cinsel soǧukluk sokmamak
Evlilik; yakınlık, cinsellik ve sevgi için duyulan gereksinimleri karşılamak üzere tasarlanmıştır. Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Çünkü sevişmek, dokunmak ve fiziksel temas, sevgiyi iletme yollarından biridir. Hatta bazı çiftler sevişme ve temas olmadan sevildiklerini hissetmezler.
5-Birlikte yatmak ve birlikte banyo yapmak
Çiftin hem duygusal hem de bedensel olarak yakın olmalarının yolu birlikte yatmalarından ve birlikte banyo yapmalarından geçer. Bu durum aynı zamanda çok kadim bir evlilik kuralıdır.
6-Armağan vermek
Her kültürde armağan vermek, sevginin ifade edilmesi ve evlilik sürecinin bir parçasıdır. Çünkü armağan kişinin kendisini hatırlama düşüncesinin bir sembolüdür. Birisine armağan vermek için onu düşünüyor olmak gerekir. Armağanın maddi değeri veya para ile alınıp alınmadığı çok önemli değildir, önemli olan armağanı fiilen alma ve onu bir sevgi ifadesi olarak sunmaktır.
7-Suçlamak yerine istemek
Arzuların ve isteklerin suçlamadan ifade edilmesi çok önemlidir. Arzular ve istekler suçlamalarla talepler olarak algılandığında yakınlık olasılığını azaltır ve çift birbirinden uzaklaşır, fakat ricalar şeklinde belirtildiğinde iletişimin çok daha rahat kurulur. Ricalar sevgiye yön verir ama talepler sevgi akışını engeller. Suçlamalar, talepler ve eleştiriler, sevgi için yalvarmanın etkisiz bir yoludur. Bu nedenle çift suçlamalara tekiyle karşılık vermek yerine, daha yapıcı bir şekilde yaklaşmalı ve her suçlamanın ardında gizli olarak yatan isteği, ricayı ve temenniyi duymalıdır.
8-Takdir etmek, övmek ve onaylamak
Çiftin birbirini olduğu gibi kabul etmesi için takdir etmesi, onaylaması ve övmesi gerekir. Böyle çift duygusal ihtiyaçlarını karşılamış olur. Çünkü sevgiyi duygusal olarak ifade etmenin yolu, onu oluşturacak sözleri kullanmaktan geçer. Sözlü iltifatlar veya takdir sözleri sevgiyi güçlü bir şekilde iletir. Sevginin hedeflerinden biri, istenilen bir şeyi elde etmek değil, sevilen kişinin mutluluğu ve huzuru için bir şeyler yapmaktır. Çünkü kişinin mutluluğu partnerinin mutluluğundan geçer. Sözel iltifatlarda bulunmak partneri onaylamanın yalnızca bir yoludur. Çiftin kendilerini güvensiz hissettiği alanlardaki gizli potansiyeli cesaret verici sözlerle harekete geçebilir. Çiftin sahip olduğu ilgi alanlarını geliştirmesi için cesaret verici sözlere ihtiyacı olabilir. Sevgi sevecendir, sevecen sözlerin kullanılması gerekir. Yüksek tonda ve sert bir sesle ifade edilen sözler sevgiyi değil, bir suçlama, yargılama ve kınama ifadesini yansıtır.
9-Aile büyüklerine saygı göstermek
Çiftin aile büyüklerine ve diğer akrabalara saygı göstermesi evliliğin bir şartı olduğu kadar, örf ve geleneklerin de bir gereğidir. Akraba ilişkilerinde samimiyet, güvenilirlilik, tevazu, sadelik, nezaket, sevgi ve saygı esastır. Aile büyüklerinin güvenini kazanmak, onlara saygı duymak ve dürüst olmak, güzel ahlakın bir özelliğidir. Birbirine ve aile büyüklerine güvenmeyen ve saygı duymayan bir çiftin geleceğinden emin olunamaz. Saygı ve güven duygusu evlilik hayatında tuğlaları birbirine kenetleyen harç gibidir. Harç olmazsa duvar her an yıkılabilir, saygı ve güven duygusu olmayan evliliklerde birlik ve beraberlikten, huzur ve mutluluktan söz edilemez. İnsan sevgi, saygı ve merhamet duyguları sayesinde mutlu olabilir. Bu duyguların olmadığı yerde hüzün ve keder vardır.
10-Ahde vefa
Sevgi bir seçimdir ve insanlar, sevgiyi farklı şekillerde ifade ederler ve algılarlar. Sevgiyi sürdürme ve sevgi bağlılığı anlamına gelen vefa; sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık anlamlarına gelir. Yani vefa göstermek, çiftin birbirine verdiği sözlere sadık kalmasıdır. Samimi insan vefalıdır, sadıktır, evlilik hayatındaki engel ve zorlukları aşmak için azimle çaba harcar, yapması gerekenleri titizlikle yerine getirir. Bu anlamda vefa ve sadakat, çiftin evlilik yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve birbirlerini hoşnut edecek üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, şefkat, merhamet, hamiyet, yiğitlik ve vefa gibi duygular çiftin silahıdır. Bu duygular, çiftin yaşam yolundaki şevkini tetikler ve coşkusunu artırır. Sağlıklı ve mutlu çiftler, doğru sözlü, dürüst, güvenilir, sadık, vefalı ve sorumluluk sahibidirler. Çift önceliği birbirine vermeli, bu konuda bencil olmalı, cana kıymet vermeli ve kaybedilmesi göze alınamaz olarak görmelidir. Bu bakımdan büyük fedakârlık gerektirecek konularda önce partnerini, sonra diğer sevdiklerini ve yakınlarını düşünmelidir. Başkalarına gösterilen nezaket, ilgi, saygı ve hürmet eşten esirgenmemelidir. Ayrıca çift evlilik hayatında sinsi tuzaklara düşmemek için birbirine ara sıra hatırlatmalarda ve uyarılarda bulunmalıdır. Kendi hatalarını düzeltmeye çalışmalı, diğeri bir hata yaptığında hemen bırakıp gitmemeli, ona destek olmalı ve yardım etmelidir. İşte gerçek sevgi de budur. Sevgide şefkat ve koruma hisleri hâkim olmalıdır. İnsan sevdiği kişiyi sağlığında da hastayken de sevmeli hatta hastayken ya da yaşlandığında daha fazla sevgi göstermelidir. Bu yapılmadığında vefasızlık olur ve vefasızlık çok can yakıcıdır. Zorluk zamanlarında insanın aşkı, sadakati ve vefası daha çok ortaya çıkmalıdır. Evlilik hayatı çifti zorlukla imtihan eder. Ancak bu imtihanda başarılı olanlar mutlu olabilirler. Kaliteli, aklı başında, yiğit, dürüst, samimi çiftler zorluklardan asla etkilenmezler, her zaman sadakatlerini devam ettirirler. Sadık ve vefalı çift başlarına her ne gelirse gelsin, hep aşkla “BİZ” der. Gerçek vefa ve sadakat budur. Sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temeli sadakate dayanır. Çift bazen birbirine yakınlaşmaktan korkar ve uzaklaşmak ister, bu normal ve olağan bir durumdur, ancak sadakat sayesinde birbirlerine bağlı kalabilirler. Sadakat, bağımlılık değildir, bağlılıktır, sorumluluk almaktır, korkuları kontrol etmektir ve duygusal olarak hazır olmaktır. Çünkü çift evlenirken birbirine söz verir. Nikâh memurları; “İyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta birbirinizi seveceğinize, koruyacağınıza söz veriyor musunuz?” diye sorar ve çift de sıra ile “Evet!” der. Ahde vefa, verilen sözde durmak, yapılan anlaşmaya sadık kalmaktır. Çift güven ortamına zarar verecek, birbirlerine karşı olan itimatlarını sarsacak davranışlardan, verdikleri sözleri yerine getirmemekten ve yaptıkları sözleşmeleri bozmaktan uzak durmalıdır. Sözünde durmamak ahde vefasızlıktır.
11-Hizmet etmek
Çift birbirinin sevdiği ve hoşlandığı şeyleri yapmalı, birbirine hizmet ederek memnun etmeye, birbirleri için bir şeyler yaparak sevgilerini ifade etmeye çabalamalıdır.
12-Eşinin sevgi dilini bilmek
Eşinizde aşaǧıda beş sevgi dilinden hangisinin baskın olduǧunu keşfedin ve sevginizi onun gösterirken onun sevgi dilinde gösterin
I-Onay sözleri ; sözlü iltifatlar veya takdir sözleri, sevgiyi güçlü bir şekilde ifade eder.
II-Nitelikli beraberlik ;nitelikli beraberlikte bir insana tüm dikkatinizi vermek kastedilmektedir. Bir kanepeye oturup göz kontağı kurarak konuşmak, yalnızca ikinizin yürüyüşe çıkması yada bir yemeğe gidip birbirinize bakarak konuşmanızdır.Bu süreçte dikkat etmemiz gereken noktalar:
-Eşiniz konuşurken göz teması kurun
-Eşinizi dinlerken başka bir şey yapmayın
-Duyguları dinleyin
-Vücut dilini gözlemleyin
-Sözünü kesmeyin
III-Armaǧan almak ; Armağan alma sevginin görsel sembolleridir. Bir armağan elinizde tuttuğunuzda “bak beni düşünüyor” veya “beni hatırlıyor” diyebileceğiniz bir şeydir.Bazen elinizde tutabileceğiniz en önemli armağan kendiniz olabilirsiniz. Eşinizin size ihtiyaç duyduğu bir anda onun yanında olmak ona verebileceğiniz en büyük armağan olur.
IV-Hizmet davranışları , hizmet davranışlarından kasıt eşinizin yapmanızdan hoşlandığı şeyleri yapmaktır. Ona hizmet ederek onu memnun etmeye onun için bir şeyler yaparak ona sevginizi ifade etmeye çabalamanızdır.
V-Fiziksel temas; sevgiyi iletmenin güçlü yollarından biridir. El ele tutuşma , sarılma ya da öpüşme olabilir bu. Ve birincil sevgi dili fiziksel temas olan biri için sevildiğini hissetmenin yoludur. Ve sevgi deposu ancak bu şekilde dolar. Dokunma beş duyunun diğer dört üyesi gibi vücudun belirli bir noktası ile sınırlandırılmamıştır. Önemli olan dokunma esnasında sevdiğimiz kişinin bu dokunuşlara nasıl tepkiler vereceğidir. Algılamasını takip etmek gerekir. Uygun dokunuşlar olumlu iletiler gönderecek ve birinci sevgi dili fiziksel temas olan bir insanın deposunu dolduracaktır.Özellikle kriz anlarında anlayışlı ve sevecen bir dokunuş sevildiğini ve anlaşıldığını hissettiren bir süreçtir.
13-Bir sorun olduǧunda uzaklaşmak yerine yakınlaşmak,
Yumuşak başlangıç,
Mesajı doǧru ulaştırmak, hissettiklerini söylemek,
Kendini ve eşini yatıştırabilmek, farklı düşünebileceǧinizi kabul etmek
Geçici de olsa uzlaşabileceǧiniz bir ortak nokta bulmak
14-Önemli kararları eşine danışarak birlikte almak, çiftin geleceǧini ilgilendiren uzun vadeli (ev yada araba alma, bunlarla ilgili borç yapma, çocukların geleceǧine dönük okul, iş eş seçme kararları, bir yerden başka bir yere taşınma gibi ) kararlar eşe danışarak birlikte alınmalıdır
F-BOŞANMA VE SONRASI, ÇOCUKLAR
Herşeye raǧmen yürümedi evliliǧiniz çekilmez oldu ve boşanmak kaçınılmaz hale geldi. Evlilik ne kadar olaǧan bir durumsa, boşanmak da o kadar olaǧan bir durumdur ve bazen çözümsüz bir evlilikteki tek çıkar yoldur.
Boşanma, çeşitli nedenlerden dolayı eşlerin aralarındaki nikah akdini bozmaları evliliklerini sona erdirmeleri ve ayrılmaları şeklinde tanımlanıyor, yukarıda saydıǧımiz gibi bir çok nedeni olabilir.
Nedeni her ne olursa olsun boşanma eşleri etkilediği kadar eğer varsa-ailedeki çocuğu veya çocukları da etkilemektedir. Ailenin bir parçası olan çocukların ailenin parçalanıyor olmasından etkilenmemesi düşünülemez. Eşler boşandıklarında birbirlerinden ayrılırlar ama çocuklarından ayrılamazlar, anne-çocuk, baba-çocuk ilişkisi devam eder, çocuklar boşanma olayının dışında değil içindedirler, seyirci değil, oyuncudurlar. Bu etkilenme çocuk için çoğunlukla olumsuz olmakta ve boşanmış ailelerin çocukları yaşamın ilerleyen dönemlerinde bir çok sorun yaşayabilmektedir.
Tıpkı kuruluşunda olduğu gibi boşanmada uzun uzun düşünülerek verilmesi gereken bir karardır. Aile kurulurken ne kadar ince elenip sık dokunuyorsa aynı hassasiyet boşanmada da gösterilmelidir. Unutulmaması gereken en önemli nokta boşanmanın en son çare olduğudur. Eşler düşünmeli ve en doğru kararı vermelidirler.
Bu kararı vermezden önce aşaǧidaki soruların sorulmuş, cevabının verilmiş olması gerekir:
-Boşanma hangi sorunları çözecek? Bu sorunlar gerçekten çözülecek mi yoksa daha da mı artacak?
-Boşanmanın sizi ve çocuğunuzu nasıl etkileyeceğini düşündünüz mü?
-Boşanma kararını almazdan önce her şeyi yaptınız mı?
-Sonrasında yaşanabilecek olası problemlerle rahatça baş edebileceğinizden emin misiniz?
Bu kararı kesin olarak almışsanız bunu boşanmalarda en çok zorluk yaşayan ve madur olan çocuklara da uygun yollarla açıklayıp anlatmak gerekir.
Kararınızı açıklamadan önce çocuk veya çocuklar buna hazır hale getirilmeli, gerekirse uzman desteği alınmalıdır.Bu kararı iki ebeveynin birlikte açıklaması daha uygun olur.
Çocuğun yaşına uygun olarak kolay ve anlaşılır ifadeler kullanmak, boşanmanın nedenlerini, başka bir çözüm kalmadığını ebeveyn birbirlerini kötülemeden, suçlamadan bu kararda çocuğun bir suçu olmadığı uygun bir dille ifade edilmeli, çocuǧa terkedilmeyeceǧi, sevilmeye devam edileceǧi güvencesi verilmelidir.
Böyle bir durum karşısında çocuklar alışılmadık şiddetli tepkilerde bulunabilir, hırçınlık, içe kapanıklık, saldırganlık, öfke,derslerde başarısızlık,fiziksel problemler(uyku,yeme içme tuvalet alışkanlıkları vs)ortaya çıkabilir veya çocuk anne babadan birini bu olayla ilgili suçlayabilir veya
Olumsuz duygular geliştirebilir.
Boşanma olaylarının çocukları en az etkilemesini sağlamak için anne babalar neler yapabilir?
Boşanan çiftler birbirlerinden ayrılmakta ama asla çocuklarından ayrılmadıklarının bilincinde olmalılardır. Çocuk her ikisiyle de görüşebilmelidir.
Ayrıldıktan sonra anne ya da baba çocuklarına birbirlerini kötülememeliler, olumsuz yönlerini anlatmamalı, boşanma sürecinde dürüst olmalı ve yalan söylemekten çekinmeli, güven duygusuna zarar vermemelidir.
Çocuğun anne babasını yeterince görmesi sağlanmalı eşe olan kızgınlıktan dolayı bu görüşmeler veya telefon görüşmeleri engellenmemelidir.
Çocuk kesinlikle anne babası gibi düşünmeye veya taraf olmaya zorlanmamalı , onlar tarafından birbirlerine karşı bir koz olarak kullanılmamalı ve maşa haline getirilmemelidir.
Ayrı olsalar bile anne baba ilgisi ve sevgisi kesinlikle esirgenmemelidir. Özellikle çocukla geçirilmesi planlanan zamanlar ertelenmemeli veya yerine başka programlar koyulmamalıdır.
Boşanmayla gerçekleşecek değişiklikler konusunda çocuk bilgilendirilmeli çocuğun hayatını etkileyeceği düşünülen değişiklikleri( şehir , okul değişikliği vs)hemen yapılmamalıdır.
Çocuğun bakımı eğitimi vb. gerekli olabilecek ekonomik problemler halledilmiş olmalı mutlu olur gerekçesiyle maddi yönden istediği her şey yerine getirilmemeli , dengeli davranılmalıdır.
Çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimi hem anne , hem baba tarafından takip edilmeli çocukta var olan veya boşanma sonrası ortaya çıkabilecek olumsuz davranışlar ayrılan eşle özdeşleştirilmemeli(babasının oğlu, annesinin kızı vs)
Boşanma sonrası çocuğa karşı geliştirilecek tutumlar konusunda anne baba ortak hareket etmeli ve tutarlı davranmalıdır.
Çocuğa cinsiyetine uygun olarak yakın akraba çevresinden örnek alabileceği birilerinin destek olması problemlerin daha kolay atlatılmasına yardımcı olacaktır.
G-SON SÖZ
-Tüm iyi evlilikler uzlaşmaya dayanır ve katı rollerden, emirler yağdırmaktan kaçınmayı gerektirir. Bu, her iki sesinde kendi mutluluklarının sorumluluğunu almayı kabul etmesi demektir ve belirli bir olgunluk ister.
-Mutlu, başarılı bir evlilikte insanlar birbirlerinin yaşamını paylaşırlar. Birbirlerinin yaşamına müdahale etmezler.
-Başarılı evliliklerin çoğunda eşler “birbirlerinin cebinde” yaşamaz, birbirlerine karşı özgürlük ve alan tanırlar.
-Başarılı eşler romantik heyecanlar yerine karıkoca sevgisi hedefler ve eşlerinin ilgisini üzerlerinde tutmanın biraz çaba gerektirdiğini bilerek (bunun “ağır iş” olduğu kavramına yenik düşmeden), birbirlerine yeterince saygı gösterirler.
-Akıllı eşler kendilerine güveni abartmazlar. Her zaman hafif bir güvensizlik duyar, birbirlerini başkalarını arzu edebilecek ve başkaları tarafından arzu edebilecek kişiler olarak görürler.
-Başarılı evliliklerde zihin okumak (karşıdakinin ne hissettiğini ya da düşündüğünü onun adına söylemek gibi) ve birbirini yeniden yapılandırmaya çalışmak ( örneğin, eşinizi daha iyi bir insan haline dönüştürmek) yoktur.
-Bir Artı Bir Eşittir, hiç bir eşin diǧerine üstünlüǧü yada eksikliǧi yoktur
-Amaç birliği vardır. Uyum, hayatın en azından can alıcı noktalarında benzer tutumlar içinde olmayı gerektirir. Eşlerin birbirlerine, çocuklarına, diğer aile fertlerine ve yabancılara davranış şekilleri karşılıklı kabul edilebilir olmak zorundadır.
-Birliktelik Birliği vardır. İnsanların zamanlarını planlama şekillerinin evlilik üzerinde güçlü bir etkisi vardır. İki ayrı insan eş kişiliklere sahip olamaz ve bu nedenle çiftler için kişisel arzularını birbirlerinin lehine ikinci plana atmayı öğrenmek esastır. Eğer uzlaşma yoksa, çatışma noktalarının ortaya çıkması kaçınılmaz olur. Eğer çok fazla taviz gerekiyorsa, çiftler birbirinden uzaklaşır.kişisel hırsların gerçekleştirilmesine fazla zaman ayrılıyorsa evliliğin yıkılması olasıdır.
-Çıkış Yolu Birlikteliği vardır. Ekonomik, dinsel, eğitsel ve boş zaman değerlendirme aktivitelerinde biraz anlaşma gereklidir. Ortak ilgilerin yokluğunda gerginlikler oluşur ve ardından düzensizlik gelir. Karıkocanın kişisel ilgi ve faaliyetleri bir şekilde örtüşmezse, başarılı bir evliliğe ulaşılamaz.
-Eşlerden her biri doyumlu bir evlilik ilişkisi yaratmak için bütün kaynaklarını kullanmalıdır. Çiftlerin ilgi alanları ne kadar benzerse, üzerinde anlaşabilecekleri hedefler saptamaları da o kadar kolay olur.
Evlilik uygulamalı, ciddi bir ilişkidir. Ve gerçekten iyi bir evlilik değerli olmaktan da ötedir; yaşanması gereken bir keyiftir.