Psikanaliz ve Psikoanalitik Kuramın Takipçileri
Freud yaklaşımını ve psikanalizi benimsemeyen ve eksik bulan öğrencileri sonradan kendi kuramlarını oluşturmuşlardır. Bazı küçük değişiklikler veya eklemelerle yetinirken bazılar da tümüyle karşı çıkarak tümüyle değiştirmişlerdir.
Freud’dan etkilenerek kendi kişilik kuramlarını geliştirenler arasında en fazla bilinenler; Anna Freud, Eric Ericson, Karen Horney, Alfred Adler, Carl G. Jung, Otto Rank, Eric Fromm, Harry S. Sullivan, Jacque Lacan’dır.
Henry Murray (1893-1998) Personoloji sistemi, ihtiyaçlar teorisi
Freud’un önemli takipçilerindendir, ego’ya daha fazla önem verir. Ego’nun yalnızca İd’in bir kölesi olmadığını, tüm davranışlardan bilinçli olarak sorumlu olduğunu savunur. Kişilik teorisinin merkezinde davranışın motivasyonu vardır.
Kişil kuramı Freud’un cinsel gelişim evrelerine benzer, buna üretral komleksi eklemiş, ve Tematik algı testi’ni (TAT) geliştirmiştir.
Eric Ericson(1902-1994) Kimlik Krizi, Psiko-sosyal gelişim Aşamaları
Ericson ortodoks psikanaliz alanında Anna Freud tarafından eğitildi. Psikanalitik sistemin büyük kısmını elinde tutup bunu çeşitli şekillerle genişleterek gelişim aşamalarını oldukça detaylı bir şekilde açıklamış ve kişiliğin yaşam boyu gelişmeye devam ettiğini iddia ederek, kültürel, tarihsel ve sosyal güçlerin etkisine dikkat çekti.
Erikson yaşamı, her biri çözümlenmesi gereken bir çalışma veya kriz içeen sekiz psikososyal aşamaya ayırmıştır.
Bu gelişim aşamalarının her biri bir kriz ile tanımlanacak kadar gerilim yüklüdür. Ancak eğer bu krizler uyumlu yollarla çözümlenecek olursa olumlu sonuçlar elde edilebilir. Ericson’a göre birey eğer bu aşamalardan birisinde başarısız olursa veya bu gerilime uyumsuz bir davranış tarzıyla karşılık verirse, bu durum sonraki gelişim aşamalarında başarılı ve yerinde uyum davranışları yoluyla düzeltebilir.
Karen Horney(1885-1952) Çağımızın Nevrotik İnsanı, Feminizm
Karen Horney ilk feminist analisttir. Berlin’de Freudcu bir psikanalist olarak eğitim gördü. Horney, kendi çalışmalarını Freud’a zıt olmaktan çok, Freud’un sistemini değiştiren ve yayan bir çalışma olarak nitelendirdi.
Horney, kendi çabalarıyla Amerikan Psikanaliz Enstitüsü’nü kurdu ve ölümüne dek oranın başında kaldı.
Horney, özellikle kişilik gelişiminin değişmeyen biyolojik güçlere bağlı olduğunu dürtülerin asıl belirleyici olduğu konusunda Freud’a katılmıyor, cinsel faktörlerin üstünlüğünü kabul etmeyerek, Ödipal teorinin doğruluğuna karşı çıkıyordu. Libido görüşünü ve Freudcu kişilik yapısını kabul etmeyerek, Freud’un kadınların erkek cinsel organına özenme ile motive oldukları görüşünün tersine, erkeklerin kadınların rahmine duydukları özenti ile motive olduklarını iddia etti.
Carl G. Jung (1875-1961) Analitik Psikoloji, Kollektif Bilinçaltı, Arketipler
Jung Freud tarafından psikanaliz hareketinin açık bir mirasçısı olarak görülmüştü. Freud ondan “benim halefim ve kurduğum kraliyetin prensi” olarak söz etmiş ancak daha sonra görüşleri ayrı düştüğünden psikanaliz birliğinden uzaklaştırmıştır.
Jung’un analitik psikoloji (analytical psychology) ile ve Freud’un psikanalizi arasındaki temel görüş ayrılığı libidonun niteliği ile ilgilidir. Freud libidoyu cinsel ağırlıklı bir kavram olarak tanımlarken, Jung, libido kunusunda freud’dan farklı düşünerek onu genelleştirilmiş bir hayat enerjisi olarak ele almıştır. Jung için libidinal hayat enerjisi kendisini gelişme ve üremede olduğu kadar, belirli bir zamanda birey için neyin en önemli olduğuna bağlı olan diğer tür faaliyetlerde de gösterir.
Ayrıca Jung Freud’un Ödipal kompleks kavramı ve sürecini de ondan ayrı düşmüş ve çocuğun bu dönemde annesine olan düşkünlüğünü bir fiziksel ihtiyaçlar bağlılığı olarak görmüş, bunu annenin yiyecek sağlayıcı işlevine bağlı bir doyum ve rekabet acısından açıklamıştır.
Anna Freud( 1895-1982) Çocuk psikanalizi ve ego psikoloji
Babasının en büyük takipçisi ve savunucusudur, ego savunma mekanizmalarını ve içgüdü kuramını geliştirdi, babasına aşıktı, yeme bozukluğu vardı ve hiç evlenmedi.
Erik Erikson’la birlikte Ego psikolojisinin öncüsü oldu.
Anna Freud’a göre psikolojik sorunlar tamamı ya dürtülerin ya da ruhsal aygıtların birinin diğerine göre daha hızlı gelişimi nedeniyle ortaya çıkmaktadırlar.
Anna Freud, Çocuklukta Normallik ve Patoloji isimli kitabında, babasının görüşlerinden uzaklaşmış, psikanalizin aile ve çocukla ilişkisini irdelemiş, çocuk psikanalizi ve cinselliği ile ilgili çalışmalar yapmıştır.
Alfred Adler (1870-1937) Bireysel psikoloji kuramı
Freud’un insanın davranışlarını doğuştan var olan içgüdülere bağlaması kuramına ve varisi saydığı Jung’un Analitik kuramına ilk karşı çıkarak kendi kuramını geliştiren kişidir.
Sağlık sorunlarıyla dolu bir çocukluk geçirmiştir. Bunun kuramının oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir.
Bireylerde “sosyal ilgi” ve “aşağılık duygusu eğilimi”nin doğuştan var olduğunu, bireyin bu var olan iki gücü dengeleyebilme biçiminin ise bireyin psikolojik dünyasının nasıl olduğunu belirleyebilmede yardımcı olduğunu dile getirmektedir.
Adler’in Bireysel Psikoloji Kuramında insanın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bütüncüllük konusunda, duygu-düşünce-davranış üçlüsünün bir arada değerlendirilmesi gerektiği ve bilinçlilik-bilinçsizlik kavramlarının duygu ve düşüncelerden etkilendiği, insanın cinsel dürtülerden ibaret olmadığını söyler.
Yeni Freud’cu Ego Psikologları ve diğer kişilik kuramcıları
Margaret Mahler, Otto Kenberg, Melanie Klein, Danielle Stern, Donalt W.Winnicott, John bowlby, Heinz Kohut, James fossage, Harry S.Sullivan, Ronald Fairbarin