Retroaktif Kıskançlık
Retroaktif Kıskançlık
Yönetmenliğini Stanley Kubrick’in yaptığı, başrollerini Tom Cruise ve Nicole Kidman’ın oynadığı Gözü tamamen kapalı (Eyes Wide Shut 1999) filminde Doktor William Harford (Tom Cruise) bir akşam eşinin yıllarca kendinden gizlediği eski bir aşkı olduğunu öğrendiğinde kıskançlık krizine girer ve geceyi dışarda geçirir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir.
Sözünü ettiğimiz film son zamanlarda sık karşılaştığımız retroaktif kıskançlığa güzel bir örnektir. Kelime anlamı olarak geriye dönük, önceyi kapsayan anlamına gelen retroaktif kelimesi, kıskançlıkla birleştiğinde ikili ilişkilerde geçmişte yaşanan ilişkilerin bugüne taşınması olarak yorumlanabilir.
Retroaktif kıskançlık yani geriye dönük kıskançlık, eşlerden birinin diğerini geçmişte yaşadığı cinsel veya romantik ilişkileri üzerinden suçlaması, bunu bir güven sorununa dönüştürmesi, ilişkiyi mutsuz ve çatışmalı bir sürece sokmasıdır.
İnsanlar Neden Kıskanır?
Hemen herkes sevdiği değer verdiği kişiyi ve onun ilgisini korumak ister. Bununla ilgili bir tehlike oluştuğunda belirli koruma ve savunma tepkileri ortaya çıkar. Normal kıskançlık somut kanıtlara dayanan, kıskanılan durumla orantılı şiddet içermeyen rasyonel tepkidir. Anormal ya da patalojik kıskançlık ise, kıskançlık durumunda verilen tepkilerin abartılı, gerçek dışı bir tehdide yönelik olması, şiddet içermesi duygu, düşünce ve davranışlarda normalden aşırı uçlara doğru bir kaymanın olmasıdır.
Rekroaktif kıskançlık durumunda bazı duygu ve davranışlar öne çıkar ve kişiyi esir alır. Korku, öfke, kaygı, özgüven kaybı, şüphe ve güvensizlik, buna bağlı hemen her şeyi kontrol etme davranışı, sık ve nedensiz kavgalar, sürekli geçmişi sorgulama, verilen cevaplardan asla tatmin olmama sık karşılaşılan tepkilerdir. Böyle bir durumda olumsuz düşünceler ve duygular kıskanan eşin zihnini sürekli meşgul eder, kontrol edilemez biçimde eşinin geçmiş ilişkileriyle ilgili varsayımsal senaryolar üretmesine, bunları düşünmesine ipuçları aramasına, her şeyi kıskançlık perspektifinde değerlendirmesine, eşine hayatı zindan etmesine neden olur. Haksız yere suçlanan taraf, zamanla eşinden soğuyarak uzaklaşır ve bazen korkulan başa gelebilir.
Retroaktif Kıskançlık Bir Hastalık Mıdır? Kimlerde Görülür?
Retroaktif kıskançlık hastalık düzeyinde olduğunda sanrı bozuklukları içinde değerlendirilir. Takıntılı ve saplantılı, paranoid kişilik özelliği olan insanlarda daha sık görülür. Sorun genellikle kıskançlığın ifade şeklindedir. Verilen tepkiler kıskananın kişilik özelliğine göre değişebilir. Burada takıntılı insanlara özellikle dikkat etmek gerekir, böyle kişiler bir ilişkinin sona ermesini, ayrılmayı ya da terk edilmeyi kabul edemez, giden kişiyi ne pahasına olursa olsun geri döndürmeye çalışır. Tepkileri kıskanılan kişinin kendisini veya yakınlarını öldürme, yaralama, tehdit etme, takip etme, yolunu kesme, telefonla taciz, hakkında dedikodu çıkarma, iftira atma, ekonomik zarar verme gibi birçok şekilde ortaya çıkabilir.
Neden genellikle düşük benlik saygısı, yetersizlik duyguları, kaybetme korkusu ve güven ilişkisinin baştan beri kurulamamış olmasıdır. Bununla birlikte kıskanma nedenleri ve tepkileri kadın ve erkeklerde bazı farklılıklar gösterir. Yapılan araştırmalar kadınların daha kıskanç olduklarını ama bu duygularını daha iyi yönettiklerini, erkeklerin ise daha dürtüsel davrandıklarını gösteriyor. Kadınların kıskanma nedenleri arasında eşlerinin eski ilişkilerine geri dönmeleri ve kaybetme korkusu varken, erkeklerde daha çok cinsel açıdan kıyaslanma, performans kaygısı, önceki partner kadar iyi olamama ve terk edilme retroaktif kıskanma nedeni olmaktadır.
SON ZAMANLARDA NEDEN DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR?
Sosyolojik olarak bakıldığında kıskançlığın artmasına neden olacak bazı hızlı toplumsal değişimlerin olduğunu görüyoruz. Eğitim ve kariyer nedeniyle ileri giden evlenme yaşı, artan boşanmalar, sosyal medya ve akıllı telefonlar sayesinde kolaylaşan kadın erkek ilişkileri, televizyon programlarında ve dizilerde sıklıkla işlenen evlilik dışı ilişkiler insanları şüpheli kıskanç ve güvensiz yaptı. Özellikle sosyal medyada hiçbir şey kaybolmamakta, geçmişte kalmamakta ve unutulmamaktadır. Yıllar önce yaşanan kısa bir ilişkinin muhatabı ansızın ortaya çıkıp bir mesajla kıskançlığın fitilini ateşleyebilmektedir.
BİR VAKA ÖRNEĞİ
Her ikisi de ikinci evliliğini yapan bir çiftte hafta sonları ciddi kıskançlık krizleri yaşanmakta bazen bu durum boşanma tehditlerine kadar gitmekteydi. Nedeni hafta sonu önceki evliliğinde olan çocuğunu almaya ve bırakmaya giden babanın eski eşiyle konuşması ve yeni eşin bunu asla kabul edememesiydi. Kadın kocasının bu görüşmeler sonunda eski eşiyle yeniden yakınlaşacağından onu terk edeceğinden korkuyordu. Ortak çocuklarının olmaması kadının kendini güvende hissetmesini engelliyordu. Bu nedenle yaşananlar erkeğin evliliğini sorgulamasına, yanlış bir karar verdiğini düşünmesine neden oluyordu. Sekiz görüşmelik bir terapi sonrasında karşılıklı kaygılarını paylaşıp bazı olumlu adımlar atarak güven ilişkisini yeniden inşa etmeyi başardılar.
Bir başka çiftte erkek eşinin daha önce başından bir nişan geçtiğini evlendikten sonra öğrendiği için bir rektroaktif kıskançlık krizi yaşamıştı. Bunun kendinden saklanmasını bir ihanet olarak görüyor her fırsatta eşine eski nişanlısı hakkında onu incitecek sorular soruyordu. Fiziksel bir yakınlık yaşayıp yaşamadıkları, yaşadılarsa ne kadar olduğu, hala görüşüp görüşmedikleri düşüncelerini bir türlü kafasından atamıyor, eşine yaklaşmakta zorluk çekiyordu. Eşi ne söylerse söylesin bir türlü ikna olmuyor, her cevap yeni bir soruya neden oluyordu.
Retroaktif Kıskançlık Tedavisi Var mı? Ne Yapmalı?
Arkasında ciddi kişilik patolojisi ve ağır psikolojik bir rahatsızlık olmadığı sürece tedavi edilebilir bir ilişki sorunudur. Belli bir düzeyi aşan bu tür kıskançlık düşünceleri, kontrolden çıkıp obsesif bir şekilde hastalık düzeyine gelmiş ise çift terapisi veya bireysel terapiler uygun olmayabilir, bir psikiyatri uzmanından profesyonel destek alınması uygun olur.
Çoğu zaman yaşanan kıskançlık duygusu bugüne ait değildir. Böyle kişiler geçmişinde güvenli yakın ilişkiler kuramamış, kurduğu ilişkilerde terk edilmiş, bu nedenle incinmiş kişilerdir. Bilinçaltına yerleşmiş bu korkulara ve şemalar yönelik farkındalık artırıcı terapi yöntemleri, ilişkide güveni artırmaya dönük birtakım uygulamalarla bu sorunlar aşılabilmektedir. İlişki kalitesinin çok bozulduğu durumlarda daha uzun soluklu ve ciddi bir terapi sürecine ihtiyaç duyulabilir. Modern terapi yöntemleri artık bu tür saplantılı kıskançlık sorunlarıyla boğuşan kişilere etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır. Emek verilen her ilişki kıymetlidir ve mücadele etmeye değerdir.